Faizler ve enflasyon seyri - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Faizler ve enflasyon seyri

Onur Borman

Geçen gün TCMB, Para Politikası Kurulu faiz koridoru alt ve üst bandı olan %7.25 ile 9.25’i sabit tutarak artırmadı, buna mukabil geçen aylarda olduğu gibi Geç Likidite penceresi adıyla TCMB’nın günlük bankalara ihtiyaçları oranında saat 4’den sonra verdiği kredi faizini 0.50 arttırarak % 12.25’e yükseltti. Normalde tüm faizlerde gerekli piyasa fiyatlarına göre bir ayarlanmanın gereği bilinmekle beraber, Hükümet politikalarında faiz artışı tercih edilmeyen bir politika, hatta düşürülmesi gerektiği üzerinde yetkililerin beyanatları çerçevesinde TCMB’nın da geçen yıldan başlayarak dolaylı olan faizi (GLP) ni arttırmakta olduğu görülmektedir.

Daha önceki aylarda, periyodik olarak alınan kararlarda da GLP faizinin arttırıldığı ve diğer faizlerin sabit bırakıldığını görüyoruz. Diğer taraftan döviz baskısını azaltmak için TCMB piyasaya zaman zaman TL karşılığı döviz vermekte ve piyasalarda döviz kurlarının fazla oynamaması için çaba harcamaktadır. Yasal karşılık oranlarında da düşüşler sağlanarak piyasaya TL salınmış veya yine kur baskısını azaltmak için ihracat reeskont kredilerinde Merkez Bankasına kredi geri dönüşünde önceden döviz ödendiği halde döviz talebini azaltmak için son dönemde TL kabulüne de gidilmiştir.


Halen TCMB’nın ilan ettiği ve uyguladığı faizler piyasaların ve bankaların fiiliyatta uyguladıkları kredi faizleri ve hatta mevduat faizlerinin oldukça gerisindedir. Piyasalarda ve bankaların uyguladıkları mevduat ve kredi faizleri daha yüksektir. Dolayısıyla geriden bir takip izlenmektedir. Buna rağmen TCMB’nın sadece yan ‘pencereden’ faiz artışı bile dolar kurunu bir miktar düşürmüştür. 3.63-66’lardan 3.53’lere kadar düşmüştür.  Borsa (İstanbul) da, en yüksek seviyelerine 95bin küsurlara kadar çıkmıştır.

Tabii ki döviz kur düşüşü, sadece MB kararının etkisi ile değil aynı zamanda paralel olarak aynı günlerde, AB Merkez Bankası Başkanının yaptığı açıklama ile de ilgilidir ki bu yıl euro’da faiz artışı yapılmayacağı ve varlık alımlarına devam edileceği beyanatı da kur düşüşlerine etkisi olmuştur. Esasen enflasyonun çok düşük olduğu AB genelinde faizler de eksi %0.40 ile + % 0.25 seviyelerindedir.  Ayrıca  dolara karşı küresel piyasalarda halen ABD’de ekonomi ve para politikalarında şimdilik netlik olmaması da şimdilik talebi arttırmadığı cihetle kurlardaki oynaklığı gidermektedir.  Dolayısıyla mevcut şartlar çerçevesinde, TCMB faiz kararını piyasaların olumlu karşıladığını ve dolar kurunun aynı gün düştüğünü izledik.  İlaveten piyasaların kararı olumlu bulmasının diğer bir nedeninin de bu safhada -referandum sonrası ve faizle ilgili mevcut siyasi görüşler çerçevesinde- herhangi bir faiz artışının beklenmemekte olduğunu veya zor olacağı düşüncesine de yorabiliriz.

Tabii ki Merkez Bankası faiz kararlarını alırken fiyat istikrarını sağlamak amacını ön planda tutarak, enflasyon hedeflerini gözetmek durumundadır ve ekonominin büyüme ve istihdam politikalarını da desteklemeyi ihmal etmemeyi önde tutmaktadır. Ve Merkez Bankası bu kararını alırken Enflasyonun yüksek seyrini göz önünde tuttuklarını ve para politikasında sıkılaştırmaya devam edileceğini belirtmiştir. Halen 12 aylık enflasyon Türkiye’de Mart’tan Mart’a % 11.29 olarak açıklanmıştır. Son 7 yılın en yüksek seviyesi oluyor. En yüksek artış da gıda ve giyimde oldu. (KKTC’de, 2016-Mart’tan-2017 Marta 12 aylık   % 15.05dir)

Merkez Bankası faiz kararının ardından Cuma günü de enflasyon raporunu açıklamıştır. 80 sayfalık değerlendirme raporunda, uluslararası ekonomik gelişmeler, enflasyon gelişmeleri, arz –talep gelişmeleri, finansal koşullar ve para politikası ile kamu maliyesi, ve orta vadeli öngörüler olmak üzere geniş kapsamlı değerlendirme yapılmıştır.

Konumuz faiz kararı olduğu cihetle faiz gerekçesine baktığımızda, Raporda, Faiz kararlarına etki eden hususlar olarak özetle, yılın ilk çeyreğinde döviz kuru ve emtia fiyatlarındaki artışlara paralel olarak üretici fiyatları üzerindeki maliyet baskılarının belirginleştiği ve çekirdek enflasyon göstergelerinin yükseldiği bir dönem olduğuna değinilerek, Türkiye’de ilk çeyrekteki finansal piyasaların oynaklığının neden olduğu belirsizlik artışı, işgücü piyasalarındaki zayıf seyir ve enflasyondaki hızlı yükseliş nedeniyle iktisadi toparlanmanın geçen yıla göre ivme kaybettiği, ancak görünümün yılın (2017)geri kalanında daha olumlu olacağının tahmin edildiği değerlendirilmektedir.. Bunun nedeni de mal ihracatındaki güçlü artış eğilimi ile alınan teşvik önlemlerinin de katkısıyla ekonomik faaliyetlerin canlanmasının yılın ikinci çeyreğinden itibaren güçlenmesinin beklenmekte olduğudur..

Merkez Bankası ayrıca bu yıl 2017 için öngördükleri % 8 enflasyonu da şimdiden % 8.5’a yükseltti. Gıda fiyatlarındaki yükselişe kurların olumsuz etkileri ve döviz piyasasında ekonomik temellerle uyumlu olmayan aşırı hareketliliğin enflasyona yansımalarını sınırlamak için de güçlü bir parasal sıkılaştırma gerçekleştirilmiştir bu dönemde. Haftalık repo ihalelerine ara verilerek, fonlama ihtiyacını karşılamak için de GLP den fonlama arttırılmıştır.

2016 yılı sonunda ödemeler dengesinde 32.5 milyar$ açık vardır. Cari açığın fonlanmasında TCMB döviz rezervleri bu yıl sıkça kullanılmıştır. En son döviz rezervleri 85 milyar$ civarına düştü ki geçen yıl ortalarında 110 milyar$ seviyelerinde idi.

Ümit ederiz alınan çeşitli teşvik önlemleri ile 2017 yılı ilk aylarında başlayan ihracat artışının bundan sonraki döneminde de beklendiği gibi devam etmesidir, ve hizmetler sektöründe de beklendiği düzeyde döviz kazancının gerçekleşmesidir.

Kur ve enflasyon aynı para birimini kullanan KKTC’yi en yakın biçimde ve maliyetleri daha çok ve direk etkileyen unsur olması bakımından KKTC yetkililerince de takibinde ve yapılabilecek önlemlerin alınmasında zaruret vardır. Ekonomideki tıkanıklıkların giderilmesi için de reformların süratle gerçekleştirilerek yürürlüğe konması ve özellikle geçen yıllardan kalan ve kullanılmayan yüzmilyonlarca TL’lik Yatırım ödeneklerinin süratle bir plana bağlanarak yatırımların uygulamaya konması şarttır.

KKTC Yönetiminde icraatlar açısından mevcut ataletin yerini süratli uygulamaların alması artık kaçınılmazdır. Hem halkın özlemle beklediği devlet hizmetlerinin halka yansıtılması hem de ekonominin önünün açılması ve ekonomik büyüme için bir gerekliliktir.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar