Kayıt dışı kaynakların ülkeye kazandırılması, Türkiye’de varlık barışı… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Kayıt dışı kaynakların ülkeye kazandırılması, Türkiye’de varlık barışı…

Kayıt dışılıkla mücadelede etkinliğin arttırılması yönünde yapılan bir proje yarışması toplantısında, Türkiye Maliye Bakanı M. Şimşek’in yeni Varlık Barışı’yla ilgili yasa tasarısı açıklaması, bu hafta en çarpıcı önlemlerden biri olarak öne çıkmıştır. Hem konu kapsamı, hem özel sektör hem de genel kamu menfaatini ilgilendirmesi bakımından önem taşır.
KKTC’de de en temel konulardan biri geniş boyuttaki kayıt dışılıktır. Ve her alandaki kayıt dışılık bugün ülkemizdeki tüm sorunların % 90’ının esas nedenidir. Yetkililerce, bütün devlet kurumları ve -iş çevreleri, odalar, üniversiteler ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği içinde-, etkin yasal ve idari önlemlerin alınmasına gidilmesi gereklidir.
Bir süre önce TC Hükümet yetkililerince, Türkiye’de mevduatlarda yeterli oranda mevduat artışı olmadığı, özel kesimin dış borcunun gittikçe arttığı ve toplam dış borçların 3’te 2’sinin özel kesime ait olduğu hususunda, dikkat çekilmekte idi. Çünkü normalde ülkeler zenginleştikçe mevduat artışlarının oranı da artmaktadır. Artmadığına göre, dış ülkelerde vatandaşların mevduatının veya menkul ve gayrimenkul değerlerinin arttığı düşüncelerinin yoğunluk kazandığı, anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda geçen hafta içinde Çarşamba akşamı TBMM’ne varlık barışı getirilmesi konusunda bir yasa tasarısı sunuldu.
Bu tasarıya göre yurt dışında bulunan para, döviz, altın, menkul değerlerin Türkiye’ye getirilmesi ve Türkiye ekonomisine kazandırılması halinde, sembolik bir vergi % 2, alınması ve bu kaynağın araştırılmayacağı öngörülmektedir. Hedef olarak da kayıtlı olmayan kaynakların kayıt altına alınması öngörülmektedir.
Maliye Bakanı Şimşek, özel sektörün dış borçlarının gittikçe arttığı, bunun iş kesiminin yurt dışında tuttukları mevduatlarını, gerek yatırım gerekse işletme veya diğer nedenlerle ülkeye getirirken, borç olarak gösterilmekte olduğunu, çeşitli şekilde dışarıda tutulan mevduatın ülkeye getirilmesini temin için bu yasa tasarısının hazırlandığını, ifade etmiştir.
Hem ülkeye kaynakların getirilmesi ve kayıt altına alınması öngörülürken, hem de bu zümreye Türkiye’de şartların dış ülkelerden daha iyi bir duruma geldiğini, dışarıda para tutmanın gerek getiri gerekse risk açısından bir anlamının kalmadığı, telkininde bulunmuştur.
Bakıldığı zaman Türkiye ekonomisindeki sağlamlık açısından ve faizler açısından dış ülkelere özellikle de AB ülkelerine göre çok daha avantajlı ve mevduatlar Merkez Bankası garantisindedir. Bu açıdan bu af, önemli bir para akışını Türkiye’ye getirmesi beklenmektedir. Güven ortamının yükseldiğine dair yabancı kredi derecelendirme kurumlarının dahi uygun ülke olduğu hususunda not artırımı yapılırken, Türk vatandaşlarının da dıştaki kaynaklarının ülkeye getirilmesi hususunda, hükümetçe bir teşvik getirilmektedir.
Kayıt dışılık, tabii ki hem firmaların rekabetini, büyümeyi ve verimliliği bozduğu gibi bir ülkedeki adaleti de yok eden bir hastalıktır. Bu bakımdan kayıt dışılık, büyük ölçüde mücadele edilmesi gereken kayıp ve bir nevi çalma olduğuna göre, her ülkede alınması gereken öncelikli önlemlerden olarak kabul edilmektedir. Bu gün dünyada bütün ülkelerin üzerinde ortak anlaştıkları en büyük sorun, kayıt dışılıktır ve önlenmesi için iş birliğinin güçlendirilmesi gereğine ağırlık verilmesidir.
Geçen gün Sn. Şimşek de bu yasa tasarısını sunarken, kayıt dışılıkla mücadelenin terörle mücadele kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.
Yapılan mücadele kapsamında son 10 yılda Türkiye’de kayıt dışılığın % 26.5 oranında gerilediği ve GSYİH’ya oranında da 5.7 puan azaldığı açıklanmıştır.
Şimdi beyan edilip getirilecek olan kaynaklardan devletçe % 2 vergi alınıp, takibe alınmayacağı açıklanmasıyla da, bundan sonra bilançolara ve hesaplara yansıyacak olan bu kaynakların, vergi matrahından da düşüleceği ve vergilendirilmeyeceği anlaşılmaktadır. Bu unsur ilave teşvik edici olacak.
Dışarıda bulunan bu mali kaynakların miktarı konusundaki tahminlerde Başbakan yardımcısı Sn. Babacan, 120-130 milyar $ olabileceğini ifade etmiştir. Kanaatimce bu rakam dış borçlar içindeki özel kesimin borç miktarının üçte ikisinin mevduat olduğu kanaatinden kaynaklandığı veya bir kısmının yurt dışında tutulabileceği tahminlerine göre yapılmaktadır. Çünkü finansal kuruluşların ve reel sektörün toplam dış borçları 200 milyar $’ı aşmaktadır.
Bahse konu yasa tasarısı ile yurt dışındaki kaynakların ülkeye getirilmesi ve bu yasa kapsamında işleme alınması için 3 ay müracaat süresi konmuştur. Bu süre, 31 Temmuz olarak öngörülmüş ve gerek görülmesi halinde bir miktar daha uzatılabileceği ifade olunmuştur.
Yasa tasarısını açıklarken Maliye Bakanı, bundan sonra vergi cennetleri olarak bilinen ülkelerdeki bilgi gizliliğinin kalkmakta olduğu, bu ülkelerin çoğu ile ikili anlaşmalarla çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları imzaladıklarını, bilgi paylaşımı ile bu bilgilerin zaman içinde açığa çıkacağını da ifade ederek, yurt dışında para bulunduran iş kesimlerine bir de ikaz yapmış olmaktadır.
Ayrıca OECD ülkeleri ile anlaşma yapılarak bundan sonra ortak denetim yapılacağı vurgulanmıştır.
Dünyada eskiden moda olan vergi cennetlerinin yaratılması konusunda öncü olan liberal ülkeler ve ekonomistlerin öngörüleri ile 1980’lerde dünyada liberal ekonomi politikalarına damga vuran serbest ticaret, serbest bölge, off-shore banka ve off-shore şirketlerin, denetimsizlikler dolayısıyla dünyada yarattığı çok yönlü tahribatlar, şimdi 2008 krizi ve sonrasında yaşanmakta olan krizler vesilesiyle, dünyada daha iyi anlaşılmasına neden olmuş ve şimdi karşı önlemler alınmaya çalışılmaktadır.
2008 krizi de denetimsizliklerden kaynaklanmıştır. Piyasanın kendi kendini yönettiği felsefesi bitmiştir. Bu felsefeye inanan ve piyasa kurallarının kendi işleyişine bırakılması ilkelerini ABD Merkez bankası eski Başkanı meşhur Greenspan da savunmakta idi ve denetim mekanizması zayıflatılmıştı. Krizden sonra ise, “inandığım değerler çökmüştür” diyerek yanıldığını, “bunun kendisini şok ettiğini”, bankalar ve finans kesiminde etkin denetimin şart olduğunu vurgulamıştır.
AB’de krizden sonra sürekli aynı vurgular yapılmaktadır. Özellikle Almanya, AB’de tüm ülkelerde finans sektörünün sıkı denetiminin gereğini, her vesile ile tekrarlamaktadır.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar