28 Temmuz seçimleri ile birlikte Meclis’in neredeyse yarısı değişti.
Değişen Meclis ile birlikte beklentiler de artmış bulunmaktadır.
Sokaktaki insanlar Meclis’in yeni yüzlerinden sorunlara çözüm üretmelerini ve bu arada değişimi gerçekleştirecek adımlar atmalarını beklemektedir.
Bugüne kadar geçen süreçlerde yaşananların tekrarını artık kimse izlemek istememektedir.
Bu nedenle de Meclis’in yeni yüzlerine çok önemli göreve ve sorumluluklar düşmektedir.
Yeni yüzlerin ortaya koyacakları performans, ülkede siyasete bakışı da doğrudan etkileyecektir.
Onların başarısına paralel olarak ülkede değişim yaşanacaktır.
Ya da durum daha da kötüleşecektir!
Gelinen aşamada bence yeni yüzlerin Meclis’e girme fırsatı yakalamaları tek başına çok bir şey ifade etmez.
ÖNEMLİ OLAN YENİ YÜZLERİN ÜLKEDE EZBER BOZACAK ADIMLAR ATACAK ŞEKİLDE ETKİN SİYASET YAPMALARIDIR.
EZBER BOZACAK ŞEKİLDE ORTAYA CESURCA YENİ VİZYON KOYMALARIDIR.
Bunun için yeni Meclis popülizmden uzak durmalıdır.
Popülizmden uzak durarak ülkede kurumsallaşmayı zorlayacak adımlar atmalıdır.
Ülkede yeni bir siyasi anlayışa ihtiyaç vardır.
Hesap verebilirlik üzerine kurulu bir anlayışa…
Örneğin, istihdamların işi en iyi yapacak olanın dikkate alınarak yapılacağı, yatırım ikliminin iyileştirileceği, reel sektörün önünün açılacağı, ekonominin sürdürülebilir bir alt yapıya kavuşturulacağı, yapanın yanına kar kalmayacağı…
Parti devlet bütünleşmesi anlayışına artık son verilmelidir.
Bunlar başarıldığı oranda ülkede değişimin önü açılacaktır.
Ezberler bozulabildiği, eskiden fark yaratıldığı oranda…
Bu yola ancak eskiden farklılaşarak girilebilir, bunun için farkın şekilsel olmanın ötesine geçmesi koşulu vardır.
Ve bu çok önemlidir.
Bozuk giden her ne varsa üzerine gidebilmek, sorunlara acı verecek olsa da çözümler üretmek, Meclis’in yeni dönemde en önemli misyonu olmalıdır.
Bu nedenle, seçim sonrası gündeme gelen koalisyon hükümetinin hangi partiler arasında kurulacağı tartışmaları programa ve hedeflere dönük olarak yapılmalıdır.
Hangi partilerin koalisyon ortağı olacaklarından çok neyi, nasıl yapacakları önemlidir.
Bunun için de her şey açık ve şeffaf bir şekilde toplumun gözü önünde tartışılmalı, kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapılmamalıdır.
Ezber bozma süreci koalisyon hükümetinin oluşu aşamasında başlamalı, bu hükümetin görev yapacağı dönemde de devam etmelidir.
Ülkenin ezberlenmiş siyaset anlayışları ile siyasetçilere artık ihtiyacı yoktur.
Ezberlenmiş yöntemlerle gelinen durum ortada.
Bunun için bildik yöntemler terk edilmelidir.
Ülkede yaşam kalitesi ancak bu şekilde yükselir.
Gelinen aşamada siyasete dönük kaybolan güven ancak bu şekilde tesis edilir.
Tabi ki önümüzde bizi bekleyen büyük bir tehlike de var.
Eğer yenilenen Meclis eski Meclisi aratacak işler yaparsa o zaman devletle vatandaşın bağları tamamen kopar.
Dileyelim öyle olmasın.
Dileyelim, yeni Meclis çalışan, sorun çözen, dünyada yaşanan değişim ve gelişimi ülkeye taşıyacak düzenlemelere imza atacak olan bir Meclis olsun.
Ezber bozma meselesine dönecek olursak, bu sadece siyasetçiler için gerekli olan bir şey değildir.
Tüm toplum ezber bozacak şekilde adımlar atmalıdır…
Yeni bir sayfa açılmalı, ilişkiler yeniden düzenlenmeli, sorunlara bakış ve çözüm arayış şekilleri değişmelidir.
Kısacası, sil baştan yeni bir yola çıkılmalıdır.
Kıbrıs Türkü’nün varoluşu için bu şarttır.
Eskide ısrar kimseye bir yarar sağlamayacaktır.
