Anafordaki başkanlar... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Anafordaki başkanlar…

Seçim bitti ama sanırım siyasi platformda yarattığı anaforun etkileri daha uzun bir dönem devam edecek. Ülke siyaset dünyamızda taşlar bir türlü yerine oturamıyor. Ne kurultaylar çare oluyor bu derdimize, ne de seçim!
Gerçi, bazılarının iddia ettiği gibi pek çok soruna çare bulması yönünde umut veren yeni meclisimizin yeni üyeleri mazbatalarını alıp göreve hazır olmanın heyecanını yaşıyorlar. Yaşıyorlar yaşamasına da mensup oldukları partilerin liderlerinin tartışıldığı bir dönemde görev yapma şansızlığı deneyimini de aynı anda ediniyorlar.
Gerçekten de seçimde meclise vekil gönderen dört partinin de başkanlarının kamuoyunda tartışıldığı bir dönemi ilk kez yaşıyoruz.
Toplumcu Demokrasi Partisi Başkanı, Sayın Mehmet Çakıcı, seçimden hemen önce yaşanan liste krizinden dolayı partisi içinde tartışılıyor. Son dakikaya kadar partinin ağır topları olarak bilinen bazı kişilerin öyle veya böyle, liste dışı kalmasının partiye iki veya üç milletvekilliği kaybettirdiği inancı, başkanı ciddi anlamda sallıyor. Üstüne üstlük, seçimden önce sayın başkanın “yerimizde bile sayarsak istifa ederim” söylemi var. Başkan istifa eder mi? Geçirdiği rahatsızlık ve ameliyat nedeniyle sorun şimdilik ertelenmiş gibi görünmesine karşın, önümüzdeki günlerde, Sayın Çakıcı’nın başkanlığının tartışılmasının parti içinde tekrar gündeme alınacağı kesindir. Bu konuda şimdiden yeni başkan adaylarının isimleri ortalıkta dolaşmaya başladı bile. Bu isimlerden üç tanesi fısıltı gazetesinde ön plana çıktı. Genel Sekreter Cemal Özyiğit, belediye başkanlığı seçiminde parti oylarını artıran ancak son seçim öncesi liste dışı kalan Dr. Suphi Hüdaoğlu ve geçiş döneminin başarılı bakanı Mehmet Harmancı. Kısacası TDP de anaforun içinde. Orada mutlaka bir şeyler yaşanacak…
Demokrat Parti – Ulusal Güçler başkanı Sayın Serdar Denktaş’ın başkanlığı da tartışılıyor. Gerçi Serdar başkan, diğer parti başkanlarından farklı bir konumdadır. Aslında onun oynadığı kumar tutmuş, seçim de ciddi anlamda vekil sayısını artırarak başarı elde etmiştir. Ancak Sayın Denktaş’ın seçim öncesi verdiği demeçlerde “birinci parti çıkılmazsa istifa edeceğini” söylemesi bir yerde kendi kendini tartışmaya açmasına vesile olmuştur. Her ne kadar şu anda bir kulpunu bulup istifa etmeyeceğini açıklamışsa da, konunun bir müddet daha gündem de kalacağı kesindir. Kısacası, başkan seçim sonuçlarına göre anafordan uzak kalacakken, yapmış olduğu söylem onu kenarına doğru itmiştir. Bu tartışma çok sürer mi? Kanaatimce söz konusu tartışma “Demokrat Parti’ye Ulusal Güç olarak katılanların, partiyle yaşayacakları uyuma bağlı” deyip geçmek isterim…
Ulusal Birlik Partisi bu seçimden en yaralı olarak çıkan parti oldu. Bırakın iktidarı kaybetmeyi, genel başkanını meclise seçtiremeyerek bir ilki yaşadı. İrsen Bey seçimi kaybedip vekil de olamayınca, doğal olan gerçekleşti ve başkanlığını sürdürebilirliğini kaybetti… Hoş! Zaten herkes tarafından biliniyordu ki, Sayın Küçük’ün başkanlığı Ulusal Birlik Partisi içinde son bir yıldır tartışma konusuydu. Hal böyleyken birde seçim sonuçlarında yaşanan akıbet olaya ivme kattı. Sonuç olarak başkan istifa etti. Ama kurultayın ekimde yapılacak olması ve o zamana kadar İrsen Bey’in parti başkanı olarak kalacağının açıklanması, partide başkanın bir daha tartışılmasına neden oldu! Bu yazı yazılırken, parti içi isyan başlamış, partililer sokakta radyoda televizyonda itirazlarını dillendirir olmuşlardı. Ulusal Birlik Partisi bu dönemde ilkleri yaşatmayı sürdürüyor, siyasi tarihimizde kendi yönetimine karşı eylem yapan ilk parti oluyordu. Sonuç olarak, UBP ve başkanı Anaforun tam ortasındadır. Ve bellidir ki oradan bu başkanla çıkması da artık olası değildir. Partiyi o anafordan çıkarma iddiasında olanların sayısı ise bir hayli fazladır… Sayın Sucuoğlu’nun tatilde, Sayın Tatar’ın ise hastalığının nekahat döneminde yakalanmasından dolayı Sayın Atun bir adım önde görünüyor ama yine de belli olmaz. Tahsin ve Hüseyin Beyler de göz ardı edilemeyecek deneyime sahiptirler. Sanırım Ulusal Birlik Partisi bir süre daha siyasi literatürümüze “ilkler” eklemeye devam edecektir.
Ve gelelim seçimden birinci çıkan Cumhuriyetçi Türk Partisi ve Birleşik Güçler’e… Her halde dünyada iki tane seçimden partisini başarı ile çıkarmasına rağmen, başkanlığı tartışılan tek parti başkanı Sayın Yorgancıoğlu’dur. Kabul etmek gerekir ki bu gelişmede, genel seçimin erkene alınması nedeniyle ertelenen kurultay kadar, parti içinde yaşanan “eski- yeni” tartışmalarının ayyuka çıkması da etkendir. Hele hele başkanın “yeniler yanında görünen bir eski” olması, tabiri caizse helva kokuları arasında tartışılmasının sürdürülmesine neden olmuştur. Sayın Yorgancıoğlu’nun başbakan bile olsa, Parti başkanın en azından kurultaya kadar tartışılacağı kesin. CTP’nin seçmeni de bu durumdan şaşkın. Onlara yeni bir şans tanımış ve icraat beklerken, bu kısır döngüleri yaşamaları vatandaşı da tedirgin ediyor. Kısacası Sayın Yogancıoğlu’nun başkanlığı anaforun dış kenarında da olsa tehlike içindedir. CTP içinde Başkanlık yarışına girecek isimler de bir şekilde telaffuz edilmektedir. Bunları saymak gerekirse, genel seçimden önce adaylığını ilan etmiş olan Sayın Ömer Kalyoncu yanı sıra, tüm partililerin herhangi bir konu hakkında ne söyleyeceğini hep merak ettiği, Sayın Ferdi Sabit Soyer’dir. Tabii ki genç vekillerden birini de sürpriz olarak yarışta görebiliriz.
Dedik ya meclisteki dört partinin başkanı da anafora yakalandı. Anafor Sayın İrsen Küçük’ü yuttu yutacak. Çakıcı sağa sola savruluyor, anaforun göbeğinden kurtulmaya çalışıyor. Denktaş ve Yorgancıoğlu ise girdabın son halkasından dışarı doğru çıkmak için gayret içinde. Seçimin yarattığı bu anafordan bakalım kimler kurtulacak ,kimler siyasi hayatlarına “başkan” olarak devam edebilecek?.. Bekleyelim ve görelim. Zira bizim ülkede siyaset bir tuhaf dönüyor. Adı geçen başkanlar bir yanda anafora kapılıp gitmemek için çabalarken, bir yandan da önümüzdeki yıllarda ülkeyi yönetecek hükümeti kurmak adına birbirleriyle görüşüyorlar.

ANLAYAMADIKLARIM
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Obama “Kıbrıs’ta taraflardan gelen olumlu mesajlar beni çözüm için ümitlendirdi” demiş… İyi güzel de bu “olumlu mesajları biz niye işitemiyoruz?” bende bunu anlayamadım…


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar