Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Adıyaman ziyareti çerçevesinde Adıyaman Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, “Kıbrıs’ta antlaşma Rum komşularımızın içinde bulundukları krizi aşmak için büyük bir fırsattır” dedi.
Kıbrıs sorununa yönelik müzakerelerde Kıbrıslı Rumların hep zamana oynadığının altını çizen Eroğlu, “Bunun aşılmasında müzakerelerin etkin ve çözüm odaklı kullanılması taraftarıyız” dedi.
Eroğlu, “Hâlbuki çözüme yönelmiş olsalardı bizim arkamızdaki Anadolu güneşini Kıbrıslı Türklerden ötürü onlar da arkalarına almış olacaklardı. Ama onlar hep Türkiye’nin ve Kıbrıslı Türklerin başına çorap örmeyi tercih ettiler” dedi.
Mart 2014’te hayata geçmesi öngörülen Türkiye ile KKTC arasında inşa aşamasında olan su boru hattının, adada bir çözüme katkı koymasını temenni eden Eroğlu, “Bu, bir barış projesidir. Amacımız suyun barışın çimentosunu hazırlamak için kullanılmasıdır. Bunu anavatan ile işbirliği halinde başaracağız” dedi.
“EKONOMİK PROGRAM UMUT VERİCİ SONUÇLAR DOĞURMAYA BAŞLADI”
Kıbrıs Türklerinin hiçbir insani, vicdani veya hukuki dayanağı olmayan izolasyonlar ve ambargolar altında iktisadi olarak boğulmak istendiğini belirten Eroğlu, “Bu mesnetsiz ekonomik baskının amacı elbette Kıbrıs Türklerinin hür iradesini tahakküm altına almaya çalışmaktır” dedi.
Eroğlu, Kıbrıs Türklerine her alanda olduğu gibi finansal alanda da her türlü desteği sağlayan anavatan Türkiye ve hükümetine şükranlarını da dile getirdi.
1998 seçimlerinde kişi başına düşen milli gelirin 14 bin doları geçeceği öngörüsünde bulunduğunu, bugün KKTC’deki kişi başına düşen milli gelirin söz konusu rakamın çok üzerinde olduğunu kaydeden Eroğlu, küresel krizin KKTC’de de etkisini gösterdiğini ancak Türkiye ile imzalanan ekonomik işbirliği protokolü kapsamında uygulanan ekonomik programın umut verici sonuçlar doğurmaya başladığını kaydetti.
Eroğlu, “Ayrıca sadece rakamlar bazında düşünmek yanıltıcı olabilir; asıl olan vatandaşın alım gücünün değerlendirilmesidir. Bunun için muzdarip olduğumuz izolasyonların yani ambargoların kaldırılması için var gücümüzle çalışmaktayız” dedi.
2023’DE MİLLİ GELİR 25 BİN DOLAR
Cidde ve Kahire’de yaptığı temasların ardından KKTC’de ağırlanan İslam Dünyası’ndan yatırımcılara da değinen Eroğlu, “Umut ediyorum ki yakın bir gelecekte bu çabalarımızın somut meyvelerini toplamaya başlayacağız. 2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de 40’ıncı kuruluş yıldönümünde kişi başına milli hâsılada 25,000 doları geçmiş olacağız” dedi.
KKTC’nin ekonomisinin büyümesinin kalıcı bir çözüm için gerekli olduğunu ifade eden Eroğlu, “Kıbrıs Türklerinin güçlü bir ekonomiye sahip olması, Kıbrıs’ta kalıcı bir barışın çimentosu olacaktır. Bu bakımdan Rumların, bir yandan müzakere ederken öte yandan siyasi, ekonomik, sosyal ve sportif ambargolar yolu ile bizleri cendere içine alma şeklinde yürüttükleri politikanın aslında barış sürecine büyük zarar verdiğini ifade etmek isterim. Bu noktada komşularımız uzun yıllar bizleri izolasyonlar altında tutmak kaydıyla çökmemizi beklediler” dedi..
BÖLGESEL GELİŞMELER
Türkiye’de 30 yılı aşkın bir süredir devam eden terör olaylarının sona yaklaştığını da kaydeden Eroğlu, “Artık insanımızı uzun yıllardan beri çok yormuş ve büyük bedeller ödenmiş bu soruna yönelik ortak duyarlılıkla yaklaşılmalıdır” dedi.
Eroğlu, oluşacak yeni ortamdan Adıyaman’ın turizmden daha fazla gelir elde etmeye başlayacağını kaydetti.
Bugün ekonomik sınırların ortadan kaldırıldığı, siyasi sınırların zorlandığı bir dönemden geçildiğini kaydeden Eroğlu, bunun için devletlerin daha rahat ticaret ve işbirliği yapabilmelerini sağlayan Avrupa Birliği ve Arap ülkeleri arasında GAFTA gibi örgütlerin ön plana çıktığını vurguladı.
Tunus’ta başlayan, Mısır ve ardından da Libya’ya sıçrayan olaylara da değinen Eroğlu, “Arap milletini oluşturan bu değişik ülkelerde insanlar, bir nevi dünyadan izole edilmiş olarak yaşamaya isyan etmişlerdir. Talepleri demokrasi ve şeffaflıktır. Ve serbest piyasa ekonomisi şartları içinde yaşayabilmektir” dedi.
SURİYE VE ANNAN
Suriye’deki olaylara da atıfta bulunan Eroğlu, “Kendi halkına karşı şiddet uygulamak zorunda kalan bir iktidarın yasallığı kalmamıştır. İktidar meşruiyetini, yasallığını kendi halkının egemen yetkisinden alır. Aksi takdirde yasal olmayan, zorba bir yönetim ortaya çıkar. Bu anlamda Esad rejiminin gerçeklerle yüzleşmesi gereği ortadadır” dedi.
Eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Suriye barış planlarının hayat bulamadığını kaydeden Eroğlu, Anan’ın BM Genel Sekreterlik döneminde hazırlanan çözüm planının Kıbrıslı Rumlar tarafından ret edilmesiyle hayat bulamadığını da anımsattı.
Eroğlu, “Rum tarafı aslında 2004 yılında sadece Annan Planı’nı reddetmekle kalmamış, aynı zamanda Kıbrıs’ta federal çözüme karşı olduğunu da ortaya koymuştur” dedi.
Kofi Annan’ın Rumların Kıbrıs’ta çözüm istemeyen taraf olduğunu ortaya koyan bir raporunun da bu kez Rusya’nın vetosu ile hayat bulamadığını kaydeden Eroğlu, Kıbrıs’ta 1974’ten beri bir barış durumu bulunduğunu belirterek Kofi Annan’a Suriye’deki barış arayışlarında başarı diledi.
Kıbrıs Türkleri’nin de 1878 yılından itibaren Ada yönetiminin İngilizlere bırakılması ile karanlık bir dönem yaşadığını kaydeden Eroğlu, “Kıbrıs Türkleri bu dönem boyunca yaşadığı musibetlere karşı sabır ve inanç ile büyük bir var oluş mücadelesi gerçekleştirmiştir. Sonuçta Anavatan Türkiye sayesinde Kıbrıs Türkleri özgürlüğüne kavuşmayı başarmıştır” dedi.
Bugün Arap ülkelerinde yaşanan gelişmelerin Osmanlı bakiyesi topraklardaki özgürlük mücadeleleri olarak da değerlendirebileceğini kaydeden Eroğlu, “Arap halkları, suni olarak kendilerine dikte edilen rejimlere karşı, milli iradeye dayanan demokratik iradeler kurabilmek umudu ile karşı durmaktadırlar. Gururla vurgulamak isterim ki Kıbrıs Türkleri olarak 1878’te bir cemaat kimliğini bile zor ortaya koyarken, çeşitli merhalelerden geçerek bir halk olduk ve halkın iradesi ile yönetilen demokratik bir devlet ilan ettik” dedi.
