Ercan örneği, kötü yönetimin aynasıdır... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Ercan örneği, kötü yönetimin aynasıdır…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Sözleşmesi 4 yıl daha uzatılan, Taşyapı’nın sahibi Emrullah Turanlı, Erçin Şahmaran’a konuşmuş…

Bıkmış, hakkını yine mahkemelerde arayacakmış…


Anlaşılan yine sorun var…

Ercan’ın özelleştirilme şeklini, havaalanı işletmeciliğinde hiç bir tecrübesi olmayan Taşyapı’nın, ihaleyi alabilmek için Terminal şirketiyle yaptığı ortaklığa ihanetini, mükellefiyetlerini yerine getirmekten kaçmak için her adımda mahkemeye gitmesini ve daha başka bir çok şeyi eleştirdik…

Ama olayın iki yönü var. Biri işletmeyse, diğeri kuralı doğru koyamayan, hakkını koruyamayan, denetleyemeyen devlet…

Bu ihale yapılalı tam 5 yıl geçti… Skandal üstüne skandal… Önce yer tesliminde sorun vardı. Yok askeri bölgeydi, yok başka bir şirketin elindeydi, yok ağaç kesilecekti falan…

2015’de sorunlar halledildi, inşaat başladı dendi. 2016’da sözde tünel inşaatı bitecek, yeni apron inşaatına geçilecekti.

Şirket, havaalanının mevcut halinden bile gayet iyi para kazanıyor. Ancak sözleşmedeki yeni yatırımlardan haber yok.  Üstüne üstlük, süre uzatıldığı halde, Emrullah Turanlı yine dava açmaktan söz ediyor.

Esas söylemek istediğim şu; bu sözleşme ya da özelleştirme baştan sakat…

Memura 13. maaşı versinler diye mi, yoksa arada kıramayacakları birileri mi vardı, alel acele imzayı çaktılar…

Sonra, her iki taraf da yükümlülüklerini yerine getirmedi.

Özellikle de devlet, şirketle sözleşmeyi yaparken, kullanım hakkı tartışmalı olan araziyi, inşaat yapılır hale getirmedi. Böyle olunca da, diğer tarafa ciddi bir koz verdi…

Kaybeden, bir kez daha devlet oldu…

İşte bu sakat sözleşmenin hesabını sormadık biz…

Ha, diyebilirsiniz ki, İrsen Küçük siyasetten dışlandı, yetmez mi..?

Yetmez… Başkaları da var. Akıl hocaları, şak şakçıları var…

Sonra bu devletin sadece siyasileri yok. Görevinin verdiği sorumlulukla, siyasetçiyi uyarması gereken bir bürokrasisi de var. Baksanıza şu son sözleşmeyi uzatma işini de bürokratlar yapmış. Maşallah…

Böylesine sorunlu bir sözleşmenin yapılmaması konusunda Başbakanı, Bakanları uyaran birini duydunuz mu?

Mesela, madem bu kadar karlı iş, iki yılda 100 milyon dolar kar sağladığı iddia ediliyor, niye biri çıkıp da, kamu-özel ortaklığı olsun demedi? Neden tavla teslim olundu?

Şimdi sorunlar yine gündeme gelince, devlet çareyi süreyi uzatmada buluyor.

Ama anlaşılan, Turanlı’nın talebi bu değil. “Uzatmışlar, uzatmamışlar, farketmez” diyor. Gümrükten araçlarını çekemediğinden, kendisine zulum edildiğinden bahsediyor.

Dile kolay tam 5 kayıp yıl… Daha ne kadar yıl boşa geçecek belli değil. Kim ödeyecek bunun bedelini..?

Dün Meclis’te yine tartışıldı. Ulaştırma Bakanı, hiç bir iyileştirme yapmadan, süre uzatmasıyla ilgili sözleşmenin imzalandığını söyledi. Bu, ihale yasasına uygun mudur? Tekelleşme değil midir?

Tahsin Ertuğruloğlu, yeni sözleşmeyi onaylamadığını söylerken, Bakanlar Kurulu kararı nasıl geçerli sayılır da, bir de aceleyle sözleşme uzatılır? Bakanlar Kurulu oy birliği gerektirmez mi?

Yine Ertuğruloğlu, “Ödediği paranın, ödemesi gereken para olduğundan emin değilim… İlgili şirket istediği rakamları ciro olarak gösteriyor” diyor. Yani cirosu bile şüpheli…

Ne büyük garabet…

Şeffaflıkmış, hesap verilebilirlikmiş… Bunların hepsi hükümet programlarını süsleyen lafcıklar sadece…

Bir tek Ercan örneği bile, ne kadar kötü, ne kadar acemice yönetildiğimizi, bürokrasinin de devletin çıkarlarını koruyamaz durumda olduğunu görmeye yeter…

Federe Devletten başlarsak, geçen 42 yılı boşa geçirmişiz…

Ülke çıkarlarını gözetecek siyaset sistemini de, kurumları da kuramamışız…

Onun yerine, tutanın elinde kalan, rezil bir yapıya dönüşmüşüz, o kadar….


YERİN KULAĞI VAR

MUCİZE GEREKİR:

Liderler Cenevre zirvesi için hazırlanadursun, Güney’de yapılan bir ankete göre, Rumların büyük çoğunluğu, Kıbrıs sorununun çözüleceğine inanmıyor. Aynı anket bizde yapılsa, eminim farklı bir sonuç çıkmayacak. Toplumların inanmadığı bir çözüm nasıl gerçekleşebilir ki… Liderler her konuda anlaşsalar bile yapılacak referandumda olumlu bir sonuç çıkması mucizelere bağlı…

 

SİZ NE İŞE YARARSINIZ?:

200 km’lik boruyu değiştirebilecek durumda olmadıklarını belirten Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Nazım Çavuşoğlu, “Su hatları maalesef Türkiye projelerinden yapılıyor. Maalesef diyorum çünkü kendimizi borumuzu değiştirecek durumda tutmadık” itirafında bulundu. Ne acı değil mi, devlet kuralı 34 sene oldu ama, hala kendi borumuzu değiştirecek duruma gelemedik. İyi de o zaman siz o koltuklarda niye oturuyorsunuz, ne işe yararsınız acaba..?  Sonra o sözleşmeleri yapmakla övünen de siz değil miydiniz?

 

ORTAYLI HOCA AZ SÖYLEMİŞ:

Tarih profesörü İlber Ortaylı, Kıbrıs’a yanlış nufüs aktarımı yapıldığını, işsize iş bulma yeri olarak görüldüğünü, milliyetçi politikalar göçler yapıldığını, ancak, sonuçta Kıbrıs’a götürülenlerin Annan Planı’na onay verdiğini söylemiş. Ortaylı gibi bir hocanın konuya böyle tuhaf argümanlarla yaklaşmasını doğrusu yadırgadım. Kısaca Kuzey Kıbrıs’ın demografik yapısının bozulmasından, bunun  uluslararası alanda da kabul edilemez bir davranış olduğundan bahsetseydi, en azından şu anda da son sürat ilerlediğini vurgulasa ve uyarı yapsaydı, anlardım…. İyi bir şeyler söylemeye çalışmış ama, biraz popülist, biraz da sığ olmuş…

 

HEDEFTE GÜNGÖRDÜ VAR:

Girne Girne olalı böyle eziyet görmedi. Belediye Başkanı Nidai Güngördü topun ucunda, olası bir seçimi kazanması mucizelere bağlı. Hatırlayın seçim döneminde, ilk 100 günde kaldırımsız yol, 60 günde çöpten eser bırakmayacağı sözünü vermişti. Yaşananlar verdiği sözlerin tam tersi oldu. Kaldırımlar arabalar tarafından işgal edilmiş, sokaklar pislikten geçilmiyor. Girne resmen dökülüyor ama, ne yazık ki Nidai bey çare üretmekten aciz. Ona oy verenler şimdi bin pişman, geçmişi mumla arıyorlar…

 

NERDE O ESKİ GİRNE:

“Girne’de çöpler ve ses kirliliği turizmin baş düşmanı haline geldi” diyen Oskar Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Oskar, yetkililere yaptığı başvuruların yanıtsız kaldığını belirterek  isyan etti. Ülkede otorite olmayınca, yasalara göre değil de adamına göre muamele görülürse daha çok isyan edeceğiz. Girne artık o eski huzurlu, otantik, limanıyla özdeşleşmiş kent olmaktan ziyade, trafiği, inşaatları ve kirliliği ile anılan bakımsız bir kasabaya döndü ne yazık ki…

 

BİRAZ DA CANIM SIKILDI YANİ:

CONIFA Kupası, FIFA’ya üye olmayan takımların turnuvası olarak tanıtılsa da, aslında, ayrılıkçıların, azınlıkların katıldığı bir turnuva. Tamam, yabancı takımlarla spor yapamıyor olmamız büyük bir rezalet… Bunu fırsat görmemizi de bir yere kadar anladım… Ancak bakın lütfen, kupayı kazanan Padania, İtalya’nın Kuzey’inde ayrı devlet kurmaya çalışan bir grubun takımı… Yani şimdi biz bu statüde miyiz? Biri çıksa, “siz zaten kendinizi böyle görüyorsunuz” dese, ne diyeceğiz? Turnuvaya katıldık ama, keşke bir taraftan da siyasi olarak mesajımızı verebilseydik…

 


ZİRVEDEKİLER

Orhan Tolun: “Girne denizi ile limanı ile kokmaya başladı. Bunun nedeni lağım sularının ya sokaklara taşmasıdır ya da denizlere akıtılmasıdır. Çünkü yeterli kanalizasyon sistemi yok. Bu yetersizlik bize berbat olmuş bir kent bırakıyor. Şehir merkezlerine yakın yerlerde denize girmek imkânsız oldu. Ya da limanda oturup vakit geçirmek mazide kaldı…”


 

DİPTEKİLER

Missina Restorant: Genelde firma ismi yazmaktan kaçarım. Ama bu defa olmadı be kardeşim. Olanca balık atığını dağ gibi yığmış sokağın ortasına… Nereden bulmuş bu cesareti acaba? Denetim olmadığını, ceza yemeyeceğini biliyor da ondan… Olsa da ne… Bugüne kadar 1 asgari ücret ceza kesileni duydunuz mu? Çok çok uyarılacak o kadar. Sonrası Allah kerim… Sayın Belediye Başkanı, Missina’ya ne ceza kestiniz, merak ediyoruz…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar