Kıbrıs konusu 1974 yılı sonrasında en kritik döneme girdi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın 2016 yılı bitmeden müzakerelerden mutlaka bir sonuç alınması gerektiğine ilişkin uyarılarının haklılığı ortaya çıkmaya başladı.
Gelinen aşamada gündemdeki en kritik konu, hidro-karbon yataklarında Rum Yönetiminin sondaj çalışmalarını başlatması.
Bu yönde tek yanlı adımlar atması.
Türk tarafı böylesi bir durum karşısında kesinlikle sessiz kalmayacak.
Karşı adımlar atacak.
Hak ve çıkarlarını sonuna kadar koruyacak.
Rum Liderliği bunun böyle olacağını bilmiyor mu?
Bilmesine biliyor ama Türk tarafının bu konuda bir adım atamayacağı var sayımı ile oldu bittiler yaratacağını sanıyor.
Ve büyük bir yanlışa doğru ilerliyor.
Adayı bir felakete doğru sürüklüyor.
Halbuki yapması gereken müzakere masasının hemen yeniden kurulmasını sağlayacak adımlar atmak.
Müzakere masasını berhava etmeye dönük yapılan yanlışı düzeltmek.
Görünen o ki Güney Kıbrıs’ta yapılan yanlışı düzeltmeye dönük adımlar atılmaya başlandı.
Bu adımların sonuç vermesi için Nisan ayının ilk haftası beklenecek.
Şu anda müzakere sürecindeki kriz ise devam ediyor.
Ama krizin devam ediyor olması aşılamayacak anlamına gelmiyor.
Kriz yapılan hatanın düzeltilmesi ile birlikte aşılacak.
Süreç yeniden başlayabilecek.
Önemli olan müzakerelerde meseleye sonuç odaklı, hemen bir çözüm bulunabilmesi iradesi ile yaklaşmak.
Haziran ayı gelmeden bir sonuç elde edebilmek için çalışmak.
Bu arada büyük krizlere neden olabilecek, hatta ortaya sıcak çatışma dahi çıkarabilme potansiyeline sahip konuları da buzdolabına koymak gerek.
Özellikle de sondaj konusunu.
Güney Kıbrıs’tan son dönemde yükselmeye başlayan sağduyulu sesler önemli.
Bu seslerin artması maceracı adımların atılmasının önünü kesebilir.
Bu nedenle de yaşanan son Enosis krizi sonrasında Güney Kıbrıs’ta meseleye akılcı bir şekilde yaklaşıp, yapılan yanlıştan dönülmesi için uğraş verenleri önemsiyorum.
Bu seslerin artmasının müzakerelere ve adanın geleceğine olumlu etkileri olacağını düşünüyorum.
Umarım öyle olur.
Kıbrıs gelinen aşamada tam anlamıyla bir dönüm noktasına doğru sürükleniyor.
Bu dönüm noktasından nasıl çıkılacağını bundan sonra izlenecek politikalar ve verilecek kararlar belirleyecek.
Ada ya bir barış ve işbirliği adasına dönüşecek yola girecek, ya da bilinmezlere, krizlere ve ateşe sürüklenecek.
İş o kadar ciddi.
