Her 8 Ağustoz günü, 1964’te meydana gelen Dillirga Savaşlarının yıldönümüdür…
Dillirga savaşlarının yıldönümlerinde, Türkler de Rumlar da bölgede ANMA toplantıları düzenlemekte ve HAMASET NUTUKLARI atmaktadırlar.
Dillirga Savaşlarında, Mansura, Bozdağ, Selçuklu, Küçük Selçuklu, Alevka ve Erenköy’de yaşayan Kıbrıs Türklerinin yanı sıra, Türkiye’de eğitim gören veya Londra’da çalışmaya giden Kıbrıs Türklerinden önemli bir bölüm yer almıştı.
Şimdi yaşları 70-80 aralığında olan bu insanlar ve aileleri, yakın dostları ile Dillirgalılar , her 8 Ağustoz’da Erenköy’e gitmekte ve DİRENİŞ günleriyle ilgili anılar anlatılmaktadır.
9 Ağustoz günü ise, Dillirga’nın Türk Toprağı olarak kalmasını savunan Kıbrıs Türkleri VATAN HAİNİ ve Yeni Erenköy bölgesini Rumlara satmak vb suçlamalarla karşılaşmaktadırlar.
Dillirga konusu bir AYRAÇTIR.
Kıbrıs sorununda, Türklerin 1963ten beri ayrımcılığa uğratıldığını, yerlerinden, yurtlarından sürüldüğünü Dillirga çatışmaları herkesin gözüne sokmaktadır.
Kıbrıs Türklerinin Çanakkalesi, ne yazıktır ki sadece bir gün hatırlanmaktadır.
Oysa, Dillirga savaşlarının sonuçlarından her iki toplum, farklı sonuçlar çıkartmıştır.
Kıbrıs Rumları, çatışma sırasında, Yunanistan’ın kendilerine karşı çıktığını, zor durumlarında onları yalnız bıraktığını yaşayarak öğrenmiştir.
Bu yaşayarak öğrenme sürecinde, Rumlar, Yunanistan’dan uzaklaşarak, Rusya ile yakınlaşma siyasetini takip etmeye başlamışlardır.
Türklerin Dillirga savaşlarından çıkarttıkları 2 önemli sonuç vardır..
Bunlardan birincisi, Rumların tahmin edilenin altında bir savaşma gücünün olduğu gerçeğidir.
İkinci önemli sonuç ise, Türkiye’nin, Dillirga olayında, Uçakla bombalama eyleminin dışında bir şey yapamadığıdır.
Türk ve Rumların bu savaşlardan sonra, Anavatanlarına olan körü körüne bağlılıkları sarsılmış ve her iki tarafta da, Kıbrıslılık bilinci daha etkili olmaya başlamıştır.
Bugüne gelince, artık Rumlarda ve Türklerdeki milliyetçilik akımlarının tümü de, Dillirga olaylarını sadece 8 Ağustoz’da hatırlamakta, 9 Ağustoz’da ise unutmaktadırlar.
Dillirga olaylarının başlangıcı ,savaş sırasındaki ve savaş sonrasındaki etkileri ilginç kırılma noktalarını ortaya çıkartarak, Kıbrıs tarihinde önemli izler bırakmıştır.
Konuyla ilgili ayrıntılı bir çalışma Niyazi Kızılyürek’in “BİR HINÇ VE ŞİDDET TARİHİ” kitabında işlenmekte ve önemli sonuçlar çıkartılmaktadır.
Dillirga Savaşları, milliyetçiliğin çıkmazının da canlı bir göstergesidir.
DİLLİRGA TÜRKLERİ bu çatışmalardan sonra 1976 yılına kadar Erenköy gettosunda, her şeyden mahrum bir şeklide yaşamışlar ve 1976 yılından sonra, YALUSA’ya yerleştirilerek kendi köklerinden kopartılmışlardır.
DİLLİRGA RUMLARI ise Pirgos köyünün içinde, etrafları Türk askerleri tarafından kuşatılmış bir şekilde yaşamak zorunda bırakılmışlardır.
Rumların açık hapishane hayatı, Pirgos -Yeşilırmak kapısının açılmasıyla kısmen bitmiştir.
Dillirga savaşlarında kazananlara gelince, bu olayı istismarda kullanan milliyetçilerin bile, kazançlı çıktığı tek bir alan yoktur.
