Şimdi, canı sıkılınca Kıbrıslı…
“Eyi pezeveklik vallahi…” der…
Duymayanınız yoktur herhalde…
Hangi anlamda kullanırız bunu?
Birileri saçma sapan işler yaptığında…
Birileri saçma sapan davranışlarla canımızı sıktığında…
Tam da o durumu yaşadık…
“Huzur operasyonu” yapıyor polisimiz…
Gece kulüplerine baskın yaptılar…
Yapılan baskında, 14 tutuklama var…
5 gece kulübünde 6 kişi, 5 Konsomatrisle para karşılığı fuhuş yapmak için anlaştıkları için…
Haliyle 5 konsomatris de 6 kişiyle fuhuş yapmak için anlaştığı gerekçesiyle…
3 gece kulübü sorumlusu da fuhuşa teşvik suçlamasıyla tutuklandı. Tutuklu sayısı 14…
“Eyi pezeveklik vallahi” dedik ya…
Şaşırdığım için ağzımdan çıktı benim de…
Dağ taş gece kulübü doldu.
Lefkoşa’dan yola çık, Güzelyurt’a gitmek için…
Dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar trafik yol güvenliği dibe vuruyor…
Yola sıfır gece kulüpleri…
Her gece kulübünden bir hayle araba giriyor, araba çıkıyor…
Ne için?
Müzikli eğlence için?
Ne için olacağı belli…
Seks için…
Birileri gece kulübüne girecek…
Orada sevişmek için bekleyen kızlardan birini beğenecek…
Parasını ödeyecek…
Alıp gidecek…
Arada da o içeri giden adamla, o kadını “anlaştıran” kişi de parasını alacak…
Sonra da denecek ki, “iki kişi birbirini sevdi, anlaşıp gittiler, bize ne?”
Devlet birilerine gece kulübü açmak için arazi veriyor.
Yurt dışından konsomatris getirme izni veriyor…
O konsomatrisleri devlet her hafta kontrol ediyor…
Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için tabii…
Peki neden devlet sadece gece kulübündeki kadınları kontrol ediyor da?
Başka işyerlerinde bulunan çalışma izinli kadınları kontrol etmiyor…
Çocuk muyuz?
Bu gece kulüplerinin ne için kurulduğu da…
O kadınların ne için orada bulunduğu da…
O gadar adamın da oraya ne için gittiği de belli…
Hal böyle olunca…
Polisin oralarda “Huzur” operasyonu yapması…
Birilerini tutuklaması…
Kadınları ve orada çalışan adamları tutuklamaları…
Benim için sadece bir şovdan ibarettir…
Kimi ne için tutukluyorsunuz?
Tutuklanması gereken iki kesim var…
Birincisi o izinleri verenler…
“Alın da gece kulübü çalıştırın” diyenler…
Diğeri de gece kulübü izni alarak, yurt dışından “satmak” için kadın getirenler…
Yoksa gelen kadını tutuklamışsınız…
Kapıya “diktirilen” ve ekmek parası için, patronlarına aracılık edenleri tutuklamışsınız…
Ne önemi var ki…
Bu sadece bir oyun oynamak ve bu oyunda esas suçluları gizlemekten başka bir şey değildir.
Ama bu nasıl iş?
Siyasetçi bir yasa yapar ve gece kulüplerinin çalıştırılmasına izin verir.
Başka bir yasa yapar ve gidenleri tutuklar…
Çalışanları tutuklar…
Yasayı yapan da tutuklanmaz…
Garıyı satan da…
Eyi pezeveklik vallahi…
*********************************************************************
“Anası bir oğlancık doğurdu bana”
Oğlum Önder doğduğu zaman bir gazete ilanı vermiştik. “Kıbrıs’ta barış ve demokrasi kavgasına bir nefer geldi, bir zeytin fidanı ektik” diye yazmıştık… İsmi de bu kavganın en ön saflarında yer alsın diye müsait… Yıl 2004’tü… Mayıs’ın 23’ü…
Ve bugün…
Bir Nazım Hikmet şiiri dudaklarımda… Dünyanın bütün “oğlancıkları…” güzel yaşasın isteyen bir babanın defa defa okuyup ezberleyebileceği ender şiirlerden bir tanesi… Ve ben, dünyanın bütün çocukları için istiyorum… Harikulâde bir beşik olsun dünya… Buyurun… Siz de okuyun… Bugünün anısına…
Doğum-
Anası bir oğlancık doğurdu bana;
kaşsız, sarı bir oğlan,
masmavi kundağında yatan
bir nur topu, üç kilo ağırlığında.
Benim oğlan dünyaya geldiği zaman,
çocuklar doğdu Kore’de,
sarı ay çiçeğine benziyorlardı.
Makartır kesti onları,
gittiler ana sütüne bile doymadan
Benim oğlan dünyaya geldiği zaman,
çocuklar doğdu Yunan zindanlarında,
babaları kurşuna dizilmiş.
Bu dünyada ilk görülecek şey diye
demir parmaklığı gördüler.
Benim oğlan dünyaya geldiği zaman
çocuklar doğdu Anadolu’da,
mavi gözlü, kara gözlü, elâ gözlü bebeklerdi.
Bitlendiler doğar doğmaz
kim bilir kaçı sağ kalır mucize kabilinden.
Benim oğlan benim yaşıma bastığı zaman,
ben bu dünyada olmayacağım,
ama harikulâde bir beşik olacak dünya,
siyah, beyaz, sarı
bütün çocukları sallayan
mavi atlas döşekli bir beşik.
Nazım Hikmet RAN
