Devlet görevini yapmıyor - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
ManşetRöportaj

Devlet görevini yapmıyor

Romans Mapolar, Ayfer Said-Erkmen

Taşınmaz Mal Komisyonu Başkanı Ayfer Said Erkmen, Başkan Yardımcısı Romans Mapolar ve komisyon üyesi Güngör Günkan, komisyonun rutin işleyişini sürdürdüğünü ancak kararların icrası noktasında hükümetlerin sorumluluğunu yerine getirmediğini belirtti

 Bertuğ TOPAL

Fotoğraflar: Bahadır AYNA

CransMontana süreci sonrasında Kıbrıs’ta çözüm umutlarının azaldığı bugünlerde Taşınmaz Mal Komisyonu’nun öneminin artması bekleniyor.

Taşınmaz Mal Komisyonu Başkanı Ayfer Said Erkmen, Demopoulos Kararı ile başlayan süreçte başvurularda ciddi dalgalanmalar olduğunu ifade ederek önümüzdeki günlerde yeniden Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuruların artmasını beklediklerini belirtti.


Son dönemde gündeme gelen ve Türkiye’nin hayata geçmesi için ısrarcı olduğu Katkı Payı Yasası’nın komisyona kaynak bulunması için yararı olacağını ifade ederek, “hem Türkiye’nin istediği hem de bizim istediğimiz bu yasa çalışması hayata geçerse Taşınmaz Mal Komisyonu’nun verdiği kararlar için devlet kolay kaynak bulabilir” dedi.

Hükümet ile ilişkilere de değinen başkan Erkmen, hükümet ile komisyonun ilişkilerinin istenen düzeyde olmadığını ve bir çok ihtiyaçlarına hükümetin cevap vermediğini ifade etti.

Taşınmaz Mal Komisyonu Romans Mapolar ise komisyonun görevinin ödeme yapmak değil bir mahkeme gibi çalışarak davalı olan KKTC devleti ile Başvuran konumunda olan Kıbrıslı Rumların arasındaki ihtilafı çözmek olduğunu söyledi. Mapolar, “icrayı yerine getirmek ve dolayısıyla maddi kaynağı bulmak ve ödemeyi yapmak davalının yani devletin sorumluluğundadır” dedi.

Havadis Gazetesi, Taşınmaz Mal Komisyonu Başkanı Ayfer Said Erkmen, Başkan Yardımcısı Romans Mapolar ve Yönetim Kurulu üyesi Güngör Günkan ile Taşınmaz Mal Komisyonu ve 2006’dan bu yana gelen süreci konuştu.

 

Soru: Taşınmaz Mal Komisyonu’nun 2006 yılında başlayan süreci 2010 yılında zirve yaptı. Ardından ise bu durum bir anda tersine dönmeye başladı. Bu süreci nasıl tanımlarsınız? Bu dalgalanmanın nedeni nedir?

Erkmen: Bu sürecin başlaması ve kırılma noktası Demopoulos Kararı ile başlar. 2006’da faaliyete geçen Taşınmaz Mal Komisyonu, 2006’da 100 adet, 2007’de 197, 2008’de 76, 2009’da 70 müracaat aldı. 2010 yılından itibaren de Demopoulos Kararı ile birlikte ki bizi resmen tanımış oldular bir mahkeme olarak. Rumların başka gidecek kapısı kalmadı. Bin 500 civarındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki dava dosyasını Strazburg Mahkemesi bizim tarafa yönlendirdi. Ama dedi ki kendilerine mecbur değilsiniz. Ne olur gitmeyenler kapsamlı bir çözümü bekleyecektir demektir artık bize gelmeyiniz dendi.

2010 yılından itibaren bizim kayıtlarımıza göre 2010’da 397, 2011’de bin 926 müracaat oldu. Daha sonra 2011’de bin 600, 2013’te bin 337 ve 2014’te 375 oldu. 2014’ten itibaren müracaatlarda bir azalma olmuştur. Fakat toplamda bugünkü müracaat sayısı 6 bin 330’dur.

 

Soru: 2014 yılında Katkı Payı Yasası adı altında bir yasa çalışması yapıldı. Ancak daha sonra bu çalışma rafa kaldırıldı. Bunun içeriği tam olarak neydi?

Erkmen: Türkiye 2014’ten itibaren Katkı Payı Yasası’nda ısrarcı oldu. Dedi ki Taşınmaz Mal Komisyonu’nun ödemiş olduğu mülklerin değeri nemalanmaktadır. Bu cihetle nemalanan mal üzerinden bir katkı payı alınması veya küçük bir vergi alınması söz konusu oldu. Ve bunu Türkiye ısrar etti hayata geçmesi için. Geçmeyince gerek muhalefet gerek iktidar bu konuda isteksiz davrandı. Böyle bir yasa hazırlandı. Bu yasa bazı tadilata uğrayarak Meclis’e sevk edilmek istendi. Ancak gerek muhalefet gerekse iktidar buna sıcak bakmadı. Bu yasa o dönemde rafa kaldırıldı.

 

Soru: Bu süreçten sonra mı Türkiye’den gelen kaynakta indirime gidilmiş oldu?

Erkmen: Bunun üzerine Türkiye hükümeti bize yapılan bu ödemeleri kısıtladı. Tamamen durmuş değil bu ödemeler. Ayda bir iki ayda bir belli oranda mesela 20-30 tane sonuçlanan başvuruyu ödemektedir. Ama eskisi gibi değil bu ödemeler. Bu vergiye biz Şerefiye Vergisi diyorduk. Türkiye halen daha Şerefiye Vergisi’nin hayata geçmesinde ısrarcıdır. Türkiye bu verginin Taşınmaz Mal Komisyonu’na bir kaynak sağlayacağı noktasında görüş belirtiyor. Burası bir mahkemedir ve biz ödemelerden sorumlu değiliz. Sorumlu olan davalı bakanlıktır. Onların ödemesi onların bunu düşünmesi gerekiyor.

 

Soru: Hükümet ile Taşınmaz Mal Komisyonu’nun ilişkileri nasıl ilerliyor? Arada bir sorun var mı?

Erkmen: Taşınmaz Mal Komisyonu olarak bizim hükümetle ilişkilerimiz iyi noktada değildir. Bunu açıklıkla söyleyebiliyoruz. Bizim bina sorunumuz var. Dosyalar başımıza yıkılıyor bunun yanında araç sorunumuz var, dosyaların taşınması gerek. Mevcut arazilerin gidip yerinde görülmesi gerekli. Bizim 2013 yılına kadar aracımız vardı. O dönemde aracımızı da elimizden aldılar.

 

Soru: Katkı Yasası Vergisi ile yapılmak istenen tam anlamıyla nedir?

Erkmen: Özel mülkün yani legal zemine oturan Rum mallarının nemalanması söz konusudur. Hali arazi ile ilgili bir durum yok. Türkleştirilen Rum malları üzerindeki Şerefiye Vergisi’nin uygulanmasıdır Türkiye’nin isteği. Biz bu yasa çalışmalarının toplantılarına katıldık. Türkiye’den Hazine Başkanı ve hukukçuları geldi. Onların niyeti legal zemine oturmuş Rum malları üzerinden bir vergi alınmasıdır. Fakat bu tümü üzerinden mi satılırken mi el değiştirirken mi bu vergi alınacak belli değil. Bu konularda pek berrak bir sonuca varamadık. Ve bu yetkililer Türkiye’ye gittikten sonra bir yasa tasarısı sundular bize. Ağır bir yasa tasarısıydı. Bazı rötuşlar yapılarak Meclis’e sunuldu fakat gündeme gelmedi. Ardından hükümet değişti ve bu yasa maalesef geçmedi.

 

Soru: CransMontana sonrası süreçte Taşınmaz Mal Komisyonu’nun değerinin arttığını düşünüyor musunuz?

Erkmen: CransMontana’da sonraki durumun ne olduğunu biz bilmiyoruz. Biz o süreçten sonraki toplantılara katılmadık. Gerek haritalar gerekse diğer konularda ne olduğu ile ilgili bir bilgimiz yok. Biz politikaya fazla karışmıyoruz. Bizim görevimiz, bize başvuran Rumlar ve kuzeyde malı olan yabancıları tazmin etmek. Bizim burada politika üretmemiz doğru değildir. Ancak biz 67/2005 sayılı yasamız bize ne emrederse biz onu yapıyoruz. Bir de tabi 13/2008 yasası vardır. Devletin mülkiyetinde olan bir malın kiralanması söz konusudur Türklere. Bu yasa der ki 3 yıldan fazla eğer bu mal üzerinde kira sözleşmesi varsa, Rum ile anlaşıp bedelini yine kullanıcının ödemesi kaydıyla bize müracaat edilir. Bizde bakarız mal sahipliği tamam mı, üzerinde ipotek var mıdır diye eğer tamam ise onaylarız ve mal el değiştirir. Böyle 2-3 konu oldu. Kullanıcı ödüyor parayı, devletten para çıkmıyor. Bu iyi bir şeydir herhalde. Bunun geliştirilmesi düşünülüyor. Bunun geliştirilmesi komisyonun da elini kolaylaştırılıyor.

 

Soru: Maraş konusu yeniden gündemde. Taşınmaz Mal Komisyonu’na da bazı başvurular var. Nedir durum Maraş ile ilgili?

Erkmen: Maraş konusu ile ilgili 100’ün üzerinde başvuru var. Fakat Maraş’taki Vakıflar İdaresi’nin iddiaları da vardır. Onlar bu malların Abdullah Paşa Vakfı’na ait olduğunu söylüyor. Orada 2000 yılında Vakıflar İdaresi’nde dava açtı. 2005’te tek taraflı bir tespit kararı alındı. Karşı tarafın savunmasını almadan mahkeme tespit kararı aldı. Bu karar alınınca Vakıflar İdaresi bizim davalarımıza taraf olmak istedi. Biz Mağusa Mahkemesi’nde alınan bu karar neticesinde taraf yaptık Vakıflar İdaresi’nin. Fakat tek yargıçlı Yüksek Mahkeme bizim kararımızı bozdu. Dedi ki 67/2005 sayılı yasa tahtında siz taraf yapamazsınız çünkü taraf olabilmesi için bir kişinin ancak ya mal sahibi olacak ya da yasal mirasçısı olacak dendi. Dolayısıyla tek yargıçlı mahkeme bizim kararımızı reddetti. Bu kez 3 hakimli mahkemeye gidildi. 3 hakimli mahkeme tek hakimli yüksek mahkemenin kararını bozdu ve Vakıf İdaresi’ni ilgili şahıs olarak kabul etti.

 

Soru: Hükümet yetkilileri ile hiç diyalogunuz oldu mu?

Erkmen: Hükümet dediğimizde İçişleri Bakanlığı ile, Maliye Bakanlığı ile görüştük. Onlar bizi kabul etti. Bir tek biz Başbakan ile görüşemedik. Nezaket icabı gidip görüşmek istedik. Başbakan bir yıl oldu bizi kabul etmedi. Kulağımız telefonda Başbakanın bizi kabul etmesini beliyoruz.

Cumhurbaşkanı ile ayrıca da görüştük. Bizim İçişleri Bakanı ile devamlı temasımız var. Başbakan tereddüt ediyor bizimle görüşüp görüşmemek için. Politik olduğunu düşünüyoruz.

 

Soru: Taşınmaz Mal Komiyonu’nun işlevini kaybetmesi Kıbrıslı Türklere ne kaybettirir?

Mapolar: Bizim verdiğimiz kararlar tıpkı bir mahkeme kararı gibidir. Devletin tümünü ve organlarını bağlar. Ve sulhname taslağı imzalandıktan sonra da icrai nitelik kazanır. Tazminatı ödeyecek olan Taşınmaz Mal komisyonu değil. Toplum genelinde yanlış bir algı var. ‘TMK’nın parası yok ödeme yapmıyor’ bu algı yanlıştır. TMK ödeme yapmaz, karar üretir. Tazminatı ödemek davalı konumunda olan KKTC’yi temsil eden İçişleri Bakanlığı’dır. ödenip ödenmemesi konusunda sorumluluk onlardadır. Bizim sorumluluğumuzda değildir. Geç ödemenin yapılması demek bizim çalışmamız aksıyor manasına gelmiyor. Bizim rutin çalışmamız aynı düzeyde devam etmektedir. Biz her hafta toplantılarımızı yapıyoruz. Başvurulardaki azalma doğrudur. Ancak bunun nedenleri de vardır. Barış umudu da bu nedenlerden biridir. Barış umutlarının şu an azalması ile başvuruların artması da bekleniyor.

TMK kurulmadan Türkiye direk dava ediliyordu. Ve Rumlar o zaman sadece kullanım kaybı talep ediyorlardı. Malın iadesi konusunda bir talepleri yoktu. Diyorlardı ki biz zaten malın sahibiyiz neden tekrar tespit edilmesini isteyelim mahkemeden. Ve Türkiye hakkında verilen mahkumiyet kararları sadece kullanım kaybı ile ilgiliydi. 36 dava Türkiye’nin aleyhine sonuçlandı. Ancak Xenides Arestis Davası’nda mahkemenin yaptığı yönlendirme yani iç hukuk yolu tüketilmeden AİHM yolu kapanacak yönlendirmesi ile sonuç itibarı ile bizim komisyonumuz Demopoulos davasıyla tanındı.

Bizi tüketmeden AİHM’e gitme yolu kesinlikle kapanmıştır. Bizi tüketme de yalnız TMK değil Yüksek İdare Mahkemesi’nde de dava açılıp istinaf sürecinin de tamamlanması gerekir. Ancak o aşamadan sonra AİHM yolu açılır.

TMK bu koşullarda ortadan kalkmaz. Faaliyetlerini bile durdursa tam bir siyasal çözüme kadar AİHM’e gitme yolu kapalıdır. TMK’ya müracaat etmeyenler şunu bilmek zorundadır. Ta ki bir siyasi çözüm oluncaya kadar artık AİHM’e gidemeyeceklerdir. TMK’nın kurulması hem iç hukuk yolunu tanıttı, hem de Rumların ileride AİHM’e gitme yollarını tıkadı.

Bizim aldığımız kararlar hükümet tarafından icra edilmeli. Ancak kararın verilmesi kararın icra edilmesi için yeterli değildir.Yasamızda ödemeler şu sürede yapılacak gibi herhangi bir düzenleme yoktur.

 

Soru: Kıbrıslı Rumlara bir mesaj vermek istiyor musunuz?

Erkmen: Kıbrıslı Rumların bize müracaat etmelerinden başka şansı yoktur. Bize gelip müracaat etsinler. Çözüm umudunun azaldığı bugünlerde yeniden bir artış beklemekteyiz başvurularda. Bütün mesele bizim de ona göre hazırlık yapmamızdır.

 

Mapolar: Rum tarafına verilecek mesaj şu olabilir. Rum liderler halkı bir şekilde kandırıyorlar. Örneğin barış görüşmeleri durursa AİHM’e gitme yolu açılacak diye beyanları vardır. Bu tamamen yalandır. Eğer Rumlar iç hukuk yolunu tüketmezse, siyasal barışa kadar AİHM’e gitme yolları tamamen kapalıdır.

 

Günkan: TMK’dan farklı Rumların gidecek bir yeri yoktur. Çünkü kesin bir hüküm vardır Demopoulos kararında. Dolayısıyla tek kapı burasıdır. Siyasi yönden Rum liderler kendi halklarını bir nevi aldatıyorlar. Buraya gelmelerini engellemeye çalışıyorlar. Kıbrıslı Rumlar için tek çare buraya gelip başvurularını yapmalarıdır.

Eklemek istediğim bir konu da Katkı Yasası ile ilgilidir. Bu yasanın da bir şekilde devreye girmesi halinde Kıbrıs sorununun en çetrefilli konularından hatta en önemlisi olan mülkiyet sorunu büyük çapta halledilmiş olacaktır.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar