Denetlememek, kanunsuzluktur... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Denetlememek, kanunsuzluktur…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Ta Türkmenistan’dan getirilen birinin, bulaşıkçı diye ülkeye sokulup, ehliyetsiz olduğu halde ağır vasıta şöförü yapıldığı…

Ruhsatsız bir araçla yollara çıkarıldığı…


Ve hiç de sürpriz olmayan bir şekilde trafik canavarına dönüşerek, canlara kıyabildiği bir ülke burası.

Halkın Partisi Genel Sekreteri Tolga Atakan öyle güzel yazdı ki geçtiğimiz gün;

“Sizler görevlerinizi yapamadığınızda insanlar ölüyor..

Sizler denetleyemediğinizde aileler yok oluyor.

Sizlerin iş bilmezliği ocakları söndürüyor..

Sizlerin beceriksizliklerinizin bedelini ödemekten yorulduk…!!”.

Günahsız bir insan resmen katledildi, acısına dayanamayan eşi kalpten gitti, iki yetim, yaşanmamış hayatlar, acıyla dolu geçecek ömürler…

Canı yanan anne bağırıyordu, “Ocağım söndü, yüreğim yandı. Lanet olsun… Yazın, bu rezaleti dünya duysun”…

“Nasıl olur yahu” diyen var.

Olmaması mucize…

Ne diyordu Çalışma Bakanı Ersan Saner, “denetlemeye kalksak, inşaatlar durur”

Dursun beytambal. Dursun…

Ama olur mu, inşaatlar insan canından önemli.

Sanki denetim keyfe keder bir icraat… Yasanın emri bu… Uygulanıp, uygulanmadığını denetleyeceksin. Ha, eğer yapmaktan kaçınıyorsan, sen de yasayı çiğniyorsun demektir ki, yapılan da budur… Bizzat hükümet eliyle hukuksuzluk vardır şu anda… ‘Adamım yok, denetlersem sektör batar’ gibi bahaneler, hukuksuzluğun kılıfı değildir ve olamaz…

Şimdi de diyor ki, ‘adamın bulaşıkçı olarak çalışma izni varmış da, altına kamyon verildiğini nasıl denetleyecekmiş’… Bunu söyleyen aynı Bakan… Acının üstüne hakaret eder gibi… Ağzından her çıkan böyle…

E, cezası 2 bin 20 liraysa, yapar ya… Sen de teşvik eden olursun…

Neresinden tutsan elinde kalıyor. Kamyonun şasi numarası da sahteymiş. Aman aman bekleyin daha neler çıkacak…

Sahte şöför tutuklandığında, neden aynı gün şirketin yetkilileri de tutuklanmadı..?

Adam kaya yüklü kamyonu kendi alıp kaçmadı ya… Görevlendireni vardı, iş tanımına uymazdı, ehliyeti yoktu. Yeteri kadar sebep vardı yani…

Beklediler, tepkiler büyüyünce hem adını açıkladılar, hem tutukladılar. Maşallah!

Denetleme sen Sayın Bakan, hem nasıl denetleyeceksin ki, o bakanlıkta kaç tane müdür, kaç tane amir ve buna karşın kaç tane denetçi var. Önce ona bakmak lazım. Allahın günü yeni müşavir yaratmayı bilirler ama, denetçi sayısını arttırmaya paraları yetmez…

Ne önemi var…

Sadece 1 yılda 7 kişinin hayatını kaybettiği iş kazaları da, günahsızları öldüren trafik cinayetleri de, zehir saçan sebze, meyveler de, dağı taşı oyan taşocakları da, hepsi ama hepsi bu kafaların yarattığı sonuçlar…

Devletin maddi kaybından bahsetmenin alemi yok. Ama o da var…

Sonra da ayakları üstünde duracakmış bu KKTC ha…

Sokağa çıkmaya, direksiyona geçmeye korkar hale geldi insanlar, neyi yahu…

Ha, bir de ‘biz buna layık mıyız’ diye absürd bir tartışma yaşanıyor…

Layığız tabii…

Madem tüm yaptıklarını unutup, hepsini içimize sindirip, tekrar tekrar aynı adamları seçebiliyoruz, Layığız, hem de dibine kadar…

 

 

 


YERİN KULAĞI VAR

TOPLUMSAL TRAVMA:

Toplum resmen psikolojik travma geçiriyor. Kızı yoldan alıp tecavüz eden mi istersin, 81 yaşında olmasına rağmen kız kaçırmaya kalkanı mı… Önce kavga ettiği komşusunu, ardından kendini vurup ölenden mi, yoksa bir ailenin yok olmasına neden olan birisinin çalıştığı şirkete ceza diye kesilen bir asgari ücret tutarındaki komik ceza mı, hangisini yazayım. İnsan canının bu kadar ucuz olduğu bir başka ülke var mı acaba..? Resmen toplumsal travma geçiriyoruz…

 

KÖTÜ YÖNETİLİYORUZ:

Yönetenlerin hayali söylemlerinin tam aksine, ülkede işler hiç de iyi gitmiyor. Özellikle son 3 ayda dövizdeki yükseliş nedeniyle enflasyon hızla artıyor. İşsizlik, turizm, ithalat ve ihracat rakamları ülke ekonomisi, siyasilerin söylediklerinin aksine SOS veriyor. Keşke gözlerindeki o pembe gözlükleri çıkarıp, çıplak gözle ülkeye şöyle bir  bakabilseler…

 

İNANALIM MI:

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu Anastasiadis’e seçimlerde destek vermeyeceklerini açıkladı, Anastasiadis’in hükümetine ve DİSİ’ye “şizofren” benzetmesi yaptı. Kiprianu, “karşılığında hiçbir şey almadan bir şey versin demiyoruz. Dönüşümlü Başkanlık bir taviz değildir. Bunu görüşmeyi 1993’te kabul ettik. Ulusal Konsey Nisan 2005’te yapılan listelemede bunu reddetmedi” diyerek itiraflarda bulundu. Ama kendileri de 2004 referandumuna “hayır” değil de “evet” diyebilselerdi, bugün başka şeyler konuşacaktık…

 

BM ÇEKİLEBİLİRMİŞ:

BM’nin 53 yıl sonra Kıbrıs sorununu ‘çözümsüzler’ arasına alacağı iddiası vardı Rum basınında. Eide göreve geldiğinden beri, “bu son süreçtir” dedi de, kimseler inanmadı. BM Barış Gücü’ne katkı koyan ülkeler, Afrika’da açlık devam ederken, Kıbrıs’ta Barış Gücüne bu parayı akıtmaya devam edip etmemeyi tartışıyor. İşte o gün, yani müzakere süreçlerine BM eliyle nokta konacak gün gelirse eğer, her iki tarafın anlaşma karşıtları zil takıp oynayacaklar. Oysa adanın tüm insanlarını çok daha kara günler bekleyecek, kimse farkında değil…

 

ENAYİLİĞE DEVAM:

Seyrüsefer affı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş. Kayıttan düşen araçların kayıt altına alınmaları için devlet kolaylık sağlıyor bu yasa ile. Tamam, iyi güzel de, yıllardır aksatmadan yükümlülüğünü yerine getirenler için ne yapacakları hala belli değil. Yoksa onlara ödedikleri için birer “enayi diploması” mı verecekler, ödül olarak…

 

KİRLİLİK SADECE ÇEVREDE DEĞİL Kİ:

Cumhurbaşkanı temizlik kampanyasında konuşuyor; “Bu güzel yurdu kendi ellerimizle kirletmeyi de hak etmiyoruz ve bunu da kendimize yakıştırmıyoruz”… Yakıştırıyoruz Sayın Cumhurbaşkanı, çünkü biz buyuz… Aslan yattığı yerden belli olmaz mı? Bu da bizim yaşadığımız yer… Çevrede kirlilik, siyasette kirlilik, iş hayatında kirlilik, tarımda kirlilik, kısaca hayatın her alanında kirlilik yaşanıyor… Buna göz yuman, hesabını sormayan insanların çevreyi temiz tutması mümkün müdür..?

 

 


 

ZİRVEDEKİLER

Dr. Sıla Usar İncirli: 14 Mart’ın bir bayram havasında kutlanamayacağını belirten Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası Başkanı Dr. İncirli,  “Acil serviste ateşi yükselen çocukların ateşini düşürmek için, ateş düşürücü bulamıyoruz. Gelmiş geçmiş hükümetler, eserinizle, enkazınızla iftihar ediniz” dedi…

 


DİPTEKİLER

Ersan Saner: İnsanların ölümüne sebep olan kanunsuzlukları, kaçağı, kaçak çalıştıranı, iş güvenliğini sağlamayan işvereni denetlemeyen, “denetlersek, çöker” diyen Bakan Ersan Saner, kadına şiddeti önlemeye kararlıymış. Şaka gibi değil mi…? Ama değil ne yazık ki, gayet büyük bir pişkinlikle konuşuyor…Nasıl olmasa bu ülkede insanlar icraatlara bakarak değil, boş sözlere bakarak oy veriyor, o da bunu çok iyi biliyor. Öyle olmasa geçmiş bakanlıklarından sonra, Meclis’in önünden bile geçmemesi gerekirdi…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar