Değirmencioğlu'ndan günün ekonomi yorumu - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Ekonomi

Değirmencioğlu’ndan günün ekonomi yorumu

Emre Değirmencioğlu’ndan günlük ekonomi yorumu

TCMB olağan Ocak ayı toplantısı öncesinde piyasalarda kafa karışıklığı dün yeniden belirdi

Ekonomide çok seslilik ve buna paralel TCMB’nin direk faiz artırımı yerine örtülü adımlar ile faizi yukarı çekme isteği kredibilite kaybına neden oluyor


 Bu bağlamda dün ön plana çıkardığımız USD/TL kurunda 3,81 seviyesi günün ikinci yarısında hızla geçilerek 3,84 seviyelerinin üzeri test edildi

TCMB toplantısına kadar piyasaların “test etme” girişimi devam edecektir

 

Piyasa Özeti ve Yorumu 

Emre Değirmencioğlu’ndan günlük ekonomi yorumuTCMB’nin son haftalarda almış olduğu yada en azında “ben burdayım” tarzında hamlelerin yaratmış olduğu sakinlik, dün günün ikinci yarısında birden unutularak, yerini yeniden satış baskısına terk etti. Dün bültenimizde söz ettiğimiz ve gösterdiğimiz üzere, TCMB’nin likidite musluğunu kısması, bankalara vermiş olduğu borçlanma limitlerini ve yabancı para zorunlu karşılık oranlarını düşürmesi, geç likidite penceresinin aktif bir politika aracı olarak kullanmaya başlanması ve dahası açılan swap imkanına paralel USD/TL kuru 3,94’lü seviyelerden 3,72 seviyesine kadar gevşemiş, TL’nin ATM 1 ay vadeli oynaklık oranı da % 25 seviyelerinden % 19,37 seviyesine kadar geri çekilmişti. Hatırlanacağı üzere, 1 ay vadeli ATM oynaklık oranının % 20 seviyesine gelmesi ardından (TL de oynaklığın artması) TCMB 2011 ve 2014 yıllarında agresif faiz artırarak dövize müdahale etmişti. Gelinen noktada, her faiz artırımı ardından kur sakinleşse de, netice itibarı ile daha yüksek bir seviyede denge buldu. İşte bu noktada piyasalar ile siyasi otorite arasında derin bir farklılık olduğunu görüyoruz. Siyasi otorite, yatırımların önünde en büyük külfet veya engelin yüksek faiz olduğundan şikayet ederken; piyasalar ise TCMB’nin kanunen fiyat istikrarını savunmak için yada TL’ye karşı ataklara mahal vermeyecek para politikası duruşu izlemesini bekliyorlar. Gelinen noktada, ekonomide çok seslilik, devamlı Cumhurbaşkanı, danışmanları, Başbakan veya Ekonomi Bakanı ve birçok bürokratın TCMB hakkında her platformda konuşması, sanki TCMB ne yapması gerektiğini bilmiyor izlenimi yaratıyor. Dahası, her fırsatta TCMB bağımsızdır denmesi bile başlı başına bağımsızlığı sorgulamaya neden oluyor. TCMB’nin geçen sene Mart ayında “sadeleştirme” başlığı altında soyunduğu faiz indirim döngüsü daha üzerinden bir sene geçmeden daha “karmaşık” bir yapıya döndü. Alınan önlemlerin neticesinde her ne kadar USD/TL kuru 3,94’den 3,72 seviyesine gelmiş olsa da, piyasaların sadece ortodox para politikası kapsamında basit ve hılzı hamle görme isteğine paralel dün TL ve TL cinsi yatırım araçları yeniden satış baskısına boyun eğmek zorunda kaldı. Her açıdan bakıldığında ucuz olan Borsa İstanbul, TCMB adımları ardından 77bin seviyesinden  84 bine hareket etse de, dün döviz kurunun yeniden 3,84 seviyesine yükselmesi ile yerini düşüşe terk etti. 

Yukardaki parakrafın aslında özeti, piyasaların basit bir yaklaşımla, döviz kurunun enflasyonu daha da yükselteceği ve artan risklere karşı TCMB’den dolaylı değil direk faiz artışı yapabildiğini görmek istiyor. Tıpkı yakın geçmişte petrol fiyatlarının çökmesi ardından 150 milyar dolar satarak piyasaya müdahale etmeye çalışan ve dalganın karşısında duramayan ve sonunda faizi % 5’den % 17 seviyesine çıkarmak zorunda olan Rusya’nın başına gelenler gibi. Faiz koridorunun üst bandı olan ve TL’nin koruma kalkanı olarak görülen boç verme faiz oranı her gevşetildiğinde, TL’den kaçısın da hızlandığını görüyoruz. Bu minvalde, politika faizinin % 8,50 , 2016 enflasyonunun ise % 8,53 olduğu bir ortamda TL’nin sunduğu negatif getiri piyasaları tatmin etmiyor ve para ister istemez reel getiri sunan ve daha iyi hikayesi olan ülkelere gidiyor. Türkiye cephesinde artan siyasi risk primi ve beraberinde güvenik endişeleri risk unsurunu artıran bir gerçek olduğu aşikar. Finansın temel ayağının risk ve getiri olduğu düşünülürse, piyasaların da şu anda doktorun vermiş olduğu reçeteden mutlu olmadığını söylemek gerekiyor. 

TCMB’nin faiz oranlarında artırım yapmasını arzu eden bir ekonomist değilim. Sadece, risk ve getiri denklemini iyice oturtmak gerekiyor ki yatırımcının güveni yeniden artsın. Enflasyonun tırmandığı, kurun geçişkenlik yarattığı bir ortamda yetersiz döviz rezervleri ile piyasa ile savaşamayan bir merkez bankasının en etkili ilacı olan antibiyotiği de kullanamayacağı algısı (faiz artırımı) oluşursa, bu durumda piyasanın vazgeçilmezi olan spekülasyon da kuşkusuz devreye girer. Bataklığı kuru tutamazsanız, içinde sivrisinekler ürer! Dün aslında bu kafa karışıklığı altında piyasalar TCMB’nin haftaya faiz artırmayacağı yada alınacak önlemlerin cılız kalacağını düşünerek yeniden TL satarak maalesef döviz talep etti. Gördüğümüz kadarı ile, kurumsal döviz talebinin yanısıra, yabancı döviz alımları da dün etkili oldu. 

TCMB’nin Geç Likidte Penceresi ile TL likiditesini sıkılaştırması sonrasında dün itibarı ile ortalama fonlama maliyeti % 9,09 olurken, USD/TL kuru da 3,84 seviyesine çıkarak neredeyse son 1 haftanın en yüksek seviyesine yükseldi. Gözler artık bu noktadan sonra 24 Ocak Salı günü saat 14:00’e çevrildi. TCMB’nin piyasaların önüne geçecek şekilde adım atması, kur cephesindeki köpüğü alarak piyasaların soluklanması yardımcı olabilir. Nisan başı yapılacak referandum ardından siyasetin de artık yüzünü kalıcı bir şekilde ekonomiye ve yapısal reformlara çevirmesi durumunda TL ve TL cinsi yatırım araçlarına alım gelebileceğini düşünüyoruz. Öte yandan, TCMB’nin adım atmaması durumunda, USD/TL kuru kuvvetle muhtemelen 3,94 seviyesini aşıp psikolojik 4 seviyelerini hedefleyecek, TCMB’nin de haftalardır artmış olduğu adımların boşa çıkmasına neden olacaktır. Konuyu sadece döviz kuru olarak da okumamak gerekiyor. TCMB’nin kısa vadeli faizleri yükseltmesi, uzun vadeli tahvillere alım getirerek, ucuz olan borsaya da yabancının ciddi anlamda girmesini destekleyecektir. 

Piyasaların TCMB fobiası maalesef bizim de bültenlerimizi fazlasıyla meşkul ediyor. Umarım önümüzdeki aylarda daha az TCMB konuşuruz. TCMB’nin araç bağımsızlığı üzerinde tartışmaların devam etmesi beraberinde maalesef TL’de zayıflığın artmasına neden olacaktır. 

Merkez Bankası Beklenti Anketi 

Dün TCMB Ocak ayı beklenti anketi sonuçlarını açıkladı. Ankette büyümeden, kur seviyesine; enflasyondan cari açığa varan birçok ekonomik gösterge bulunuyor. Tahminler arasında her daim uzun vadeli enflasyon beklentileri dikkatle takip ediliyor. TCMB ile piyasa arasındaki 12 ve 24 ay sonrasına ilişkin yıllık TÜFE enflasyon beklentilerinin daha da açılmaya başladığını görüyoruz. TCMB’nin son enflasyon raporunda 12 ay sonrası için % 6,5 ve 24 ay sonrası için % 5,0 hedeflenen enflasyonu; ankete katılanlar sırası ile % 8,19 ve % 7,59 bekliyor! Bu makası TCMB açısından kredibilite kaybı olarak yorumluyoruz. 

TCMB beklenti anketine ekli linten ulaşılabilir 

https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/tcmb+tr/tcmb+tr/main+menu/istatistikler/egilim+anketleri/beklenti+anketi/veri+%28tablolar%29

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar