Defterler Yeniden Açılırken… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Defterler Yeniden Açılırken…

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Tam siyasi sorunun ateşi söndü, müzakereler geride kaldı, artık “köşemizde ayazlatılmasına hiç gerek yoktur” diye düşünür ve kuyruğunu çekme kararı verirken; baktım  Havadis gazetesi defterleri yine açmış!

Doğrusu şaşmadım. Çünkü sık sık ne diyordum?  “Bu iki toplum yan yana yaşadıkları sürece ne müzakerelerden kaçabilirler ne iki toplumlu ilişkilerden ne de çözümden…


KABUL ETMELİYİZ: Bu gerçeğin Kıbrıs adasının tarihi süreci içinde ayni zamanda bir tarihi kaderi olduğunu kabul etmemizden başka çare yoktur! inanıyorum ki bir gün her iki taraf da akıl yolunda uzlaşacaklardır..

Nitekim hem Mont Pelerin’de hem  Crans Montana’daki müzakarelere katılan gazeteci refikim Hüseyin Ekmekçi, “müzakerelerin bu son safhasını bir de ben anlatayım” dedi ve bizi yeniden o günlere götürdü!

İYİ OLDU:  O heyecanlı ve “çözüldü çözülüyor diye Eide’nin umutlarında yeşertilen  İsviçre’deki müzakerelerde neler olup bittiğini bazı  kırık dökük açıklamalardan öğrenmişsek de şimdi  Ekmekçi refikimizden işitmek mutlaka daha yararlı olacaktır..

Tabi bu “anlatımlar ve açıklamalar” her halde bir süre alacak ki biz de zaman zaman  araya girerek olaya “köşemizdeki” yorumlarımızla katılacağız.

KOLAY DEĞİLDİ: Hüseyin Ekmek’çinin 21 Ağustos tarihli ilk yazısındaki bir cümlesini okuduktan sonra bir süre yeniden düşündüm. O cümle şuydu, aktarıyorum:

“…Talat Hristofyas, Hristofyas Eroğlu ve Ereoğlu Anastasiadis dönemlerinde yapılan çalışmalar ve ortaya çıkan yakınlaşmalar esas alınırsa liderlerin (Akıncı ile Anastasiadis) işi kolay olacaktı…”

Sonra şöyle devam ediyor: “Bunun böyle olması için Kıbrıs Türk tarafının ciddi çabası oldu. Rum lider Anastasiadis buna karşı çıktı…”

Hüseyin Ekmekçi refikim “Anastasiadis’in nelere karşı çıktığını örneklemek gereğini duyduğunda da şöyle dedi:

“En önemli yakınlaşma siyasi eşitlikteydi ki bunun sıkıntıları Crans Montana’daki konferansın çöküşüne kadar sürdü!”

İŞTE BU! Tabi Ekmekçi dostum daha pek çok açıklamalar ve yorumlarda bulunacaktır. Benim üzerinde durmak istediğim ifade şuydu: “Ortaya çıkan yakınlaşmalar esas alınırsa liderlerin işi kolay olacaktı…”

Filmin ilk sahneleri öyleydi, birlikte yemek yemeler, zivaniya içmeler, ailece toplanmalar, hoşamadiler falan…

İnsana bu  defa müzakerelerin havası  sıcacık esiyor dedirtiyordu ama unutulmaması gereken bir gerçek daha vardı.  BM’ler Genel Sekreterinin özel danışmanı Eide: Adam müzakerelere öyle kaptırmıştı ki kendini  bunu ne Downer’de gördüktü ne  öncesi BM’ler temsilci ve danışmalarında. Aslında umut pompalayan da Eide idi.

FAKAT: Köşemden “Eide’nin Kıbrıs sorununu ve Rum toplumu ile kilisesini iyi tanımadığını” çok defa yamıştım! Çünkü tanımış olsaydı müzakere masasında belki önceliği bu zor başlıklara verirdi! Belki çok daha değişik bir plan yapardı! Oysa bir yıl boyunca yalancı pehlivanlar  gibi hep minderin dışında peşrev çekti “zor konuları” İsviçre’deki çoklu  konferanslara bıraktı!  Aslında bıraktığı kursaklarda kalan çözüm umuduydu! (Devam ederiz.)                              _______________________________________________________________________________                                                                                       

KİMSE İSTESE DE AYAKLARINI YORGANINA GÖRE UZATAMAZ!          Zaman zaman uğradığım bazı büyük marketlerin rafları arasında dolanıp türlü çeşitli gıdalarla ötesi ihtiyaç ürünlerinin baş döndüren marka çeşitleriyle  fiyat farklarını, cebimdeki paraya uygunluğunca nasıl tercih edeceğimin düşüncesinde dalıp giderken, ya  birilerine çarpmaktayım ya birileri bana!     Tezgâhların rafların önünde duran insanlar da farklı değiller tabi!  Hep kısa kısa adımlarla ilerleyerek sabit bakışlarla “neyi alayım” diye düşünmekteler her halde… Belli ki amaç, en az parasal harcama ile en ehven olanını almak!  Çoğu insanın darlık içinde olduğunu tahmin edersiniz!  Belki de aldıkları arabanın veya evin kredi faizlerini bile ödeyemeyecek yahut bir kilo kıymayı bile alamayacak darlıktalar!  Ne var ki   bazı aklı evveller “herkes ayaklarını yorganına göre uzatsın” derler! Fakat sürekli  TL’yi vuran dövizin! Döviz yükseldi diye pahası artan türlü çeşitli  emtianın!  Maaşlar TL iken krediyle alınan malları dövizle ödenmek zorunda kalınması, bu nedenle ödeyemeyecek durumlara düşülmesinin!  İnsanların yorganlara göre uzatmadıkları ayaklarından dolayı değil, banka faizlerinden,  dövizin yükselmesinden, bu nedenle  pahalılığın artmasından dolayı borcun harcın içinde batıp gittiklerinin, mahkemelere düştüklerinin!

Ödenemeyen çoğu borcun bankaların yüksek faiz uygulamalarından  kaynaklandığının!

Bu ülkede borç harç içinde yaşayan her yurttaş önce kendinden bilir, kimsenin anlatıp öğretmesine gerek yok, tüm bu nedenlerden dolayı  herkes istese de “ayaklarını yorganına göre  uzatamaz!”

SORUN  kanıyor! Toplumu huzursuz ediyor! Çevreyi kirletmek kırmak dökmek bir yerde bu hayata başkaldırının tezahürü oluyor!  İntihar edecek gibi süratli araba kullanmak bu parasal darlığa, ödenemeyen borçlara, işsizliğe, bozuk düzenlere tepkinin sonucudur!

İnsanların birbirilerine bağıra çağıra konuşması, en utanmaz lafların en olağan ifade şekli olması; parasal darlıkların, borçların, işsizliğin sıkıntılarından kaynaklanmaktadır!    Ve bu sıkıntılarla sorunların biteceği  umudu da  hiç yoktur!

_______________________________________________________________________________

KISACA TAKILDIĞIM: (ÇOK UTANDIM, ÇOOK!)

Dün Havadis gazetesinin manşetinde Mertek kadar harflerle “Devlet seyirci kaldı” deniyordu. Kime: “Bir yıl önce 14 yaşındayken doğum yapan bir kız çocuğunun bu kez Girne’de bir çöp evinde hamile olarak ortaya çıkmasına!..”

Hepimiz suçluyuz! Sokak köpeklerine barınaklar hazırlayan dernekler vardır bu ülkede! Kaplumbağaları koruyanlar! Çevreyi temizleyenler!

Ama içimizde hem de çöp evinde yaşayan bizim kızımız, bizim insanımız, üstelik çocuklu ve hamile  bir kız gözler önünde telef olup giderken bir yardım eli, bir gıdımlık şefkat, bakım, ilgi uzanmamış! Çok utandım çook!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar