Çıkarcı Kıbrıslılar - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Çıkarcı Kıbrıslılar

Erdoğan ÖzbalıkçıErdoğan Özbalıkçı

Montana sürecinde, ister Rum olsun, isterse Türk, sivil toplum örgütleri, Kıbrıs Sorunu kendilerini ilgilendirmez pozisyonundaydılar…

       Duyarlı birkaç insan ve yazar dışında, Montana’da olan süreç, kimsenin ilgisini çekmedi. İnsanlar büyük bir pasifizm içerisinde, liderlerin ne yaptığını, DİZİ FİLM izler gibi izlediler.


       Bir insanın, kendi geleceğiyle ilgili önemli bir süreçte, bu kadar hareketsiz kalmasını anlamak, doğru analizler gerektirir.

       Kıbrıs Sorununda 1963ten beri yaşanan süreçte, çatışmalar, ölümler, kayıp insanlar ve büyük göçler yaşandı.

       1974 sonrasındaki süreçte ada fiilen ikiye bölünürken, yer değiştirenler yeni bir yaşam alanı yaratarak, varlıklarını sürdürme yoluna gittiler.

       İnsan oğlu, değişime en kapalı canlı türüdür.

       Büyük menfaatleri görmeden, elindeki küçük çıkarını kaybetmeyi, Kıbrıslılar hiç sevmez.

       Oysa, gerek 1963 gerekse 1974 süreçleri, kendi dışımızda, KIBRIS KAZANININ ALTINA birilerinin devamlı  odun attığını ve ATEŞİN her an yükselebildiğini göstermiş olmalıydı.

       1963ten 1974 e kadar hiçbir çatışma yaşamayan bölgeler bile , kendilerini bir anda ATEŞ ÇEMBERİ içerisinde bularak, CANLARINI, MALLARINI, HERŞEYLERİNİ kaybetmiş durumda buldular.

       Şimdi içerisinde yaşadığımız koşulların, yeni koşullarda , değişmesini getirecek çözüm dönemine HAZIR OLMAYABİLİRİZ.

       Yalnız, içinde yaşadığımız sürecin bir ATEŞKES SÜRECİ olduğunu unutmamalıyız.

       Bu kazanın altına, büyük devletlerin çıkarı gerektirirse, odun atılabileceğini ve büyük yangınların her yeri dağıtabileceğini unutmamalıyız.

       BM Genel Sekreterinin Kıbrıs özel Temsilcisi EİDE , giderken, tarihi sözler söyledi:

“Fight must be between Cypriots who want a solution and Cypriots who don’t….Not between Turkish Cypriots and Greek Cypriots…”

Eide’nin bu tarihi tespitine, çıkarcı Kıbrıslılar söylemde destek verebilirler.Kıbrıslılar , kendi hakim sınıflarının dar milliyetçi çıkarlarından, kendileri de NEMALANDIĞI için, pratikte sessiz kalmayı tercih etmektedirler.

Kıbrıs’taki çatışmayı, Türk Rum çatışması olarak gördüğümüz müddetçe, bir yere varamayacağımız kesindir.

Denktaş rejimi, Rum mallarını, evlerini, Türklere dağıtarak, maddi olarak değişimde zarar görecek yeni bir sınıf yarattı.

      

Kurulan devlet içerisinde alabildiğine MEMUR ALIMI ile, Türkiye’nin gönderdiği paraları BÖLÜŞEN bir bürokrasi yaratıldı.

Kıbrıs Türklerinin büyük bir bölümünün üretimden kopartılarak devlet bürokrasisinin parçası haline getirtilmesi, çıkarcı bir sınıfın alt yapısını oluşturmaktan başka bir şey değildi.

Bu çıkarcı ve devlet tarafından beslenen sınıfın, ÇÖZÜM için AKTİF ÇALIŞMASINI beklemek, hayalcilikten başka bir şey değildir.

Rumlara gelince:

Ellerinde tuttukları yarım devleti HELENLEŞTİREREK  bir yere varabileceklerini sanmaktadırlar.

Oysa, gerek Türkler gerekse Rumlar, küçük çıkarlarını korumaya çalışırken, BARUT FIÇISININ ÜSTÜNDE  oturduklarının farkında bile değillerdir.

1974 olaylarında, kendi dar dünyalarında yaşayan Kıbrıslılar acı bedeller ödemişlerdir. Öyle görünüyor ki, küçük çıkarlarını ön plana alan yapılarıyla KIBRISLILAR her an yeni bir ŞOKLA KARŞILAŞABİLECEKLERDİR.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar