Yaklaşık bir yıl süren belediye gerevleri ve sonrasında yaşananların faturası Lefkoşalıya çıkarılıyor. Havadis Gazetesi’nde de yayımlanan ve LTB’den haksız kazanç elde edenlerle ilgi listelerin cezasını da Lefkoşalı ödüyor. Özellikle son dönem su faturlarındaki şişirmeler, faturlara yansıyan astronomik rakamlar gösteriyor ki, batışında hiç bir dahli olmayan, aksine aylarca hiçbir beledi hizmet alamayan Lefkoşalının mahkumiyeti henüz bitmemiş… Belediyenin paralarını ona buna peşkeş çekenler yerine, zarar vatandaştan tahsil edilmeye çalışılıyor.
Aylarca çeşmelerinden kanalizasyon akan, sokak lambaları yanmayan ve de çöp dağlarıyla birlikte haşareye teslim edilen Lefkoşalılardan aylarca alamadıkları hizmetin karşılığı talep ediliyor. Aslında gördüğü zulüm nedeniyle davacı olması gereken vatandaş, şimdi hizmet almadığı, pisliğe boğulduğu ayların parasını ödemekle yüz yüze kalıyor…
Lefkoşa Türk Belediyesi’ne ait iki su faturasının dökümünü yayınlıyorum. İlk faturanın tarihi, 4 Şubat 2013… Vergi dahil ödenecek toplam 36.55 lira. Söz konusu abone, 19 Şubat 2013’te faturasını bir tamam LTB veznesine yatırıyor…
İkinci faturanın tarihi ise 11 Mart 2013… Ödenecek toplam 327.35 lira. Yani bir ay öncesine göre yaklaşık % 1000’lik bir artış… İşin ilginç yanı bu rakam saat okuması yapılmadan yapılıyor. Yani tamamen kafadan atma, uydurma bir rakam… Çünkü üstünde saatin okunmadığı yazıyor.
Faturalar incelendiğinde görülüyor ki, şubat ayında gelen faturanın dönemi, 18.09.2012-15.10.2012 tarihlerini kapsıyor. Yani bir aylık bir dönem. Söz konusu hanenin bu bir aylık su kullanımı karşılığı olan borç ise 2.15 lira( iki lira onbeş kuruş)… Mart ayındaki fatura ise, 15.10.2012-7.02.2013 tarihleri arasındaki su kullanımını gösteriyor. Yani 4 aylık bir dönemi kapsıyor. Bu dört aylık dönemde söz konusu abonenin su kullanımı 203.17 liraya yükseliyor. Yani aylık tüketim 2.15’ten bir anda 50 kusur liraya çıkıyor. Buna ek olarak 65.17 kanalizasyon ( etrafa yaydığı kokuların karşılığı olarak) ve hala daha toplanmayan çöpler için 18.75 lira temizlik, en önemlisi ilaçlama ( ne zaman yaptıysa?) için de 12 lira talep ediliyor…
Kısa bir araştırma yaptıktan sonra öğrendim ki, bu tür yüklü faturalar birçok aboneye de yollanmış. Eğer henüz almayan varsa, merak etmesin, önümüzdeki ay da onlara gelecek…
Şimdi neredeyse karantina bölgesi ilan edilme noktasına getirilen, hastalıkların ve farelerin kol gezdiği bir başkentte, beklenen tepkiyi koymadan yaşamanı sürdüren Lefkoşalıya ödül olarak verilen bu olmamalıydı…
Hangi birini saysam ki; yaklaşık bir yıl vermedikleri hizmetler bir yana, içirdikleri kanalizasyon suyu, turistlerin tarihi yerler yerine, çöp yığınlarının fotoğraflarını çekmesini sağlamalarını mı? Her şeye rağmen vatandaşın desteğini esirgemediği çalışanın, Lefkoşa halkına verebileceği teşekkür buymuş…
Bu faturalar kimin talimatıyla hazırlandı? Sayaç okunmadığına göre, belediye bizi kafasına göre vergilendirmeye mi karar verdi? Ya da şikayet etsem, dinleyecek, denetleyecek birileri var mı? Baksanıza Başkan vekilliği yapan Celal Cin’e Başbakan randevu vermezken, sendika da belediyeye girme yasağı koymuş. Herkes kafasına göre vatandaşın ensesine biniyor.
Şaka bir yana, bize çektirilen onca sıkıntıya rağmen, hala daha akıl koymuyorsak, bize bu yapılanlar az bile demek geliyor içimden… Sesimizi çıkartmadığımız sürece birilerinin “iç ettiğini” ödemek, bize müstahak değil de nedir..?
YERİN KULAĞI VAR
SERTOĞLU DİKKAT ETSİN:
İddia ilginç… Hem Küçük, hem Kaşif, hem de en önemlisi Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun desteklediğini söylediği UBP Belediyesi başkan adayı Hasan Sertoğlu’na yönelik ortaya atılan bir iddia, kafaları karıştırdı… Buna göre, Eroğlu’na yakınlığıyla bilinen 3 iş adamı, 7 Nisan seçimlerinde CTP adayı Kadri Fellahoğlu leyhine kulis yapıyormuş. Yine bu iddiaya göre, işadamlarından birinin UBP içerisinde etkili bazı isimleri İstanbul’a götürdüğü bile söyleniyor. Görüntüde Sertoğlu’na destek verdiğini bilinen Eroğlu’nun, Sertoğlu’nun kazanmasının İrsen Küçük hanesine artı olarak yazılacağını düşünmesi ve böyle bir girişim başlatmış olabileceği yorumları da bu iddialarla birlikte konuşuluyor…
AT BAŞI YARIŞ:
Siz bakmayın konuşulanlara veya yayınlanan anketlere. Belki de ilk kez bu kadar ilginç bir yarış yaşanıyor Lefkoşa’da. Dört aday at başı bir yarış içinde, nerdeyse kazananın foto finishle belirleneceği bir seçim olacak. Fellahoğlu, Arabacıoğlu, Sertoğlu ve Hüdaoğlu arasında nefes kesen bir süreç yaşanıyor. Adayların tümü de %20’ler civarında bir destekle bu yarışı sürdürüyorlar. Belki son hafta iki aday biraz öne çıkabilir. Ancak sonuç olarak at başı bir yarışa hazır olunuz…
ANASTASİADİS’İN İLK YENİLGİSİ:
Güney Kıbrıs Hükümeti, AB’yle mutabık kaldığı kurtarma planı tasarını dün komiteye geri çekti. Rum halkının tepkisi, hem Rum Yönetimi’ne hem de AB troykasına geri adım attırabilir. Şimdi, anlaşmada öngörüldüğü üzere, 100 bin Euro’nun üstündeki mevduatlardan yapılacak yüzde 9,9’luk kesintinin, istenen katkıyı sağlayabileceğinin görüldüğü, 100 bin Euro’nun altındaki mevduatlardan kesinti yapılmamasının düşünüldüğü haber veriliyor. Görünen o ki, Rum Yönetimi bu bedeli hem kendi zengininin, hem de tüm birikimlerini Güney Kıbrıs bankalarına yatıran İngilizlerle Rusların sırtına bindirmeyi hedefliyor…
BAKAN TEKELLEŞMEYİ KABUL ETTİ:
Tarım Bakanı Ali Çetin Amcaoğlu, CTP milletvekili Sonay Adem’in, tarım ürünlerinin ihalesiz alımı konusunda yaptığı iddialara verdiği cevapta, özellikle yem konusunda ülkede birilerinin tekel yaratma çabası içinde olduğunu itiraf etti. Bugüne kadar herkesin bildiği bir hususu bizzat bakanın ağzından duymuş olduk. Amcaoğlu, alımlarda da bu yüzden piyasayı ucuzlatacak yöntemler uyguladıklarını kaydetti. Rekabet Kurulu da bu tür tekelleşmeleri önlemek adına kurulmamış mıydı? Tekeli kırmanın yolu ihalesiz alım mıdır..?
FATURALARA DİKKAT:
Kaçımız eve gelen su veya elektrik faturlarını sıkı bir gözden geçiriyoruz. Belki de hiçbirimiz. Ancak son günlerde elektrik faturalarına yansıyan bazı “bilinmeyen” artışlar, hiç olmazsa bundan sonrası için bu faturalara biraz dikkat etmemiz gerektiğini söylüyor. Son birkaç haftadır yapılan yanlışlar haberlere konu oluyor. Kıb-Tek’in özelleştirileceği iddialarının gündemde olduğu bugünlerde yapılan bu tür yanlışlıklar, sanki de bilinçli gibi bir intiba yaratmıyor mu sizce de..?
HESAP ONAY VERENDEN SORULMALI:
Adaylar bir bir televizyona çıkıyor. Biz de vakit bulup dinlemeye çalışıyoruz. İçlerinden biri dikkatimi çekti. Günler önce burada değindiğim bir konuyu, popülizm yapmadan, parmağının arkasına saklanmadan dile getiriyordu. Hani LTB’nin aldığı o usulsüz krediler ve o kredilerin hesabının onay verenlerin tümünden sorulması meselesi. YKP Belediye meclis üye adayı Ergün Emiroğulları “Usulsüz alınan kredi, onay verenlerden mahkeme yoluyla alınmalı” diyordu. Gayet somut ve cesur bir tutum. Neden diğer adaylar bu kadar kesin konuşamıyor sizce..?
İNŞALLAH BÖYLE DEVAM EDER: Hafta sonu tüm belediye başkan adaylarının durak noktası Arasta oldu. Parti başkanlarının da eşlik ettiği kalabalık guruplar halinde yürüyen adaylar ister istemez karışıklığa da neden oldu ve köşe kapmaca oynamak zorunda kaldılar. Ancak, yolları kesişen farklı partilerden adayların, birbirlerine sarılıp başarılar dilemesi ise gözlerden kaçmadı ve vatandaşlar tarafından takdirle karşılandı. İnşallah bu tür dostluk görüntüleri seçimlere kadar aynen devam eder…
ZİRVEDEKİLER
Mustafa Emiroğulları: TDP milletvekili halk arasında da rahatsızlık yaratan bir konuya dikkat çekti. LTB Başkanlığı seçimi için partilerin yaptığı reklam harcamalarının büyüklüğüne dikkat çeken Emiroğulları, “Keşke bu paraları reklama vereceğinize, LTB’ne bağışlasaydınız” dedi. Gerçekten doğru değil mi sizce de? Lefkoşa’nın dört bir yanını dolduran binlerce liralık billboard reklamlarına bakınca, insan acıyor.
DİPTEKİLER
Kongolu Öğrencilere Baskı: Rum Yönetimi’nin, KKTC’de öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin ülkelerine baskı uyguladığı biliniyordu. Ancak bugüne kadar hiçbir ülke bu baskıyı kendi vatandaşlarına yönlendirmemişti. Geçtiğimiz günlerde Demokratik Kongo Cumhuriyeti Büyükelçisi ve Elçilik birinci sekreterinin turist statüsü ile KKTC’ye gelerek ve KKTC Girne Amerikan Üniversitesi’ndeki Kongolu öğrencilerle evlerde gizlice buluşup, ülkelerine dönmeleri için baskı yaptıkları iddia edildi. Bu iş Kongo’nun buradaki misyonunun Rum Yönetimi’yle bir çıkar hesabından kaynaklanıyor olabilir mi? Zira Kongolular da biliyor ki, KKTC üniversitelerinin verdiği diplomalar, başta YÖK olmak üzere, uluslararası denkliğe sahip.
