Kıbrıslılar, Pazartesinden beri, kendilerini DEMEÇ SAVAŞLARI içerisinde buldular.
Önce Ulusal Konsey toplantısından hemen sonra, Anastasiyadis, ULUSA SESLENİŞ konuşması yaptı.
Bu konuşmasında, Garantiler konusundan başlayarak, çözüm oluncaya kadar Cenevre’de kalmaya hazır olduğunu açıkladı.
Rum Lider Nikos Anastasidis kendisinin çözüm istediğini ve ortaya koyduğu önerinin eğer denenirse başarılı olacağına inandığını söyledi. Pazartesi akşamı, ulusa seslenen ve ortaya koyduğu önerileri açıklayan Anastasiadis, Salı günü de resmi Twiter hesabından peş peşe iletiler paylaşarak Kıbrıs Türk tarafına mesaj verdi.
Rum Lider ilk iletisinde “ortaya koyduğum öneriler denenmelidir. Karşı tarafın retoriklerini de ne kadardır görmek istiyorum” derken ardından “ben çözümü arzuluyorum. Önerim sayesinde sonuca ulaşmayı başarabiliriz” ifadelerini kullandı.
İlk iki iletisinin ardından başka bir ileti daha atan Anastasiadis’in, orada da “Eğer seçimi düşünüyor olsaydım böyle bir öneri yapmazdım” şeklinde konuşması dikkat çekti.
Anastasiyadis’in açıklamalarından sonra Akıncı’nın açıklamaları geldi:
“Kıbrıs Türk tarafı, 11 Şubat 2014 Liderler Ortak Açıklaması ve Cenevre’deki tüm tarafların onayıyla 12 Ocak 2017’de açıklanan Konferans Bildirgesi’ne tamamen sadık kalacak bir şekilde, yeni bir şart öne sürmeden, ilk Konferansta öngörülen metodoloji çerçevesinde bir an önce konferansın bir sonraki oturumuna gitmeye hazırdır.
Beklentimiz, Rum tarafının mutabık kalınmış zemin ve anlayışlar çerçevesinde ve ön şartları bir kenara bırakarak, süreci başarıya götürecek adımlara hazır olduğunu göstermesi ve ilk Mont Pelerin görüşmelerinde ve Konferans’ın ilk oturumunda yapılanın aksine, kimsenin bir ara talep etmeden Kıbrıs Konferansı’nın kapsamlı bir çözümle sonuçlanmasıdır.
Görülen o ki, her iki lider satranç oynuyor. Bu satrançta uluslar arası kamuoyunu devreye sokmaya çalışan bir çaresizlik de yatmaktadır.
Gerçekte her iki lider, masaya kendi ön koşullarını koymaktadırlar. Ancak bu ön koşullar birleştirilebilecek koşullardır.
Eide, Rum tarafının, çözüm olana kadar, CENEVREDE KALALIM söylemiyle, Tayyip Erdoğan’ın, BİR ODAYA KAPANALIM. Çözüm oluncaya kadar odadan çıkılmasın önerisini birleştirebilme yeteneğinde ise, bu sorun çok kısa bir sürede çözülebilir.
Anastasiyadis ve Akıncı’nın son açıklamalarıyla, Kıbrıs Sorununun bir iç sorun değil, tamamıyla bir dış sorun olduğu da iyice ortaya çıkmıştır.
Anastasiyadis’in son açıklamalarıyla, Rumların, önce iç sorunu çözelim.Sonra DIŞ SORUN’ları uluslar arası konferansla çözeriz siyaseti de ortadan kalkmış oldu.
Türk tarafının, Anastasiyadis’in açıklamalarına 14 Şubat çerçevesini ileri sürerek cevap vermesi de bir ÖN KOŞULDUR. Bu tutum da görüşmeleri kilitleyen bir karşı hamledir.
Kıbrıs Sorununun çözümü için, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin devrede olacağı görüşmelerin mutlaka yapılması gerekmektedir. Bunun sağlanabilmesi için de, Anastasiyadis’in ileri sürdüğü GARANTİLERİN ÖNCELİKLİ KONUŞULMASI hamlesine EVET cevabı verilebilir.
BM’nin zaten, tüm konularda uzlaşma sağlanmadan, masada konuşulan önerilerin hiçbiri, sunulmuş sayılmayacaktır görüşü, her iki tarafa da gelecekte manevra kabiliyeti veren bir görüştür.
Eide, her iki tarafın Cenevre’ye gitme koşullarının ARAKESİTİNİ bulmada başarılı olabilirse, her iki taraf da, EİDE’ye bu noktada esneklik göstererek yardımcı olabilirse, Kıbrıs Sorunu kısa bir zaman aralığında çözülebilir.
Aksi olursa, kırılma şiddetli olacaktır.
Bu aşamada Tayyip ve Yunanistan’ın gizli diplomasisinin yansımaları da ortaya çıkacaktır.
