Cenevre Öncesi Gelişmeler Ve Çoklu Konferansa Doğru - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Cenevre Öncesi Gelişmeler Ve Çoklu Konferansa Doğru

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Bazan sabahtan akşama, akşamdan sabaha  değişen  siyasi gelişmelerin gerisine düşüyoruz! Dolayısıyle değerlendirmelerimizde “yanlış” değil fakat  “eksik” kalıyoruz! Nitekim dünkü değerlendirmemiz de bu hızlı gelişmelerin gerisinde kalınca tabi ki “Erdoğan’ın  Cenevre müzakerelerine katılacağı ve Sn. Akıncı’nın  AB’nin  müzakere masasında yer alabileceğine yönelik talebine “olabilir” diye bakmasına yönelik yeni gelişmelerin gerisinde kaldık! Buna karşılık Rum tarafının BM’ler GK daimi üyelerinin bile masada olmalarını talep edecek duruma geldiğinin değerlendirmesini yaparken  sorunun “5’li” değil, “çoklu konferansa” dönüşeceği yolundaki tahminimizde yanılgıya düşmedik!

       ANCAK! Kafamız karışırken şöyle düşündük: Müzakereler son dönemece girerken meğer ne kadar çok meraklısı varmış ki hepsi de masada olmak istiyor! Acaba neden?


       Bir: Tarihi çözümün bu son karesinde hep birlikte yer almak için mi?

       İki: Sıkı bir pazarlığın yaşanacağı  gerçeğinde Doğu Akdeniz’i ve Suriye Irak’ı da kapsamına alan “bölgede”  kendi çıkarlarına uygun bir Kıbrıs siyasi çözümü sağlamak için mi?

       Üç: Yoksa Doğu Akdeniz’de önemi yadsınamaz hidrokarbon yataklarına kendi enerji politikalarını sermek için mi?

       MESELA: Eğer AB masada yer alırsa “üyesi” olan  Hristiyan kulübüne mensup Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile  Kuzey’de son aşamada Erdoğan’ın da katılacağım dediği müzakerelerde Türkiye’nin garantörlüğünün devamını isteyen KKTC’ye, “nasıl bir çözüm katkısında bulunacak ki?”

       YENİ SORUNLAR:  Belli olmuştur ki müzakereler, büyük olasılıkla ve tabi Erdoğan’nın da katılacağı gerçeğinde “uluslar arası” bir önem kazandı! Çünkü biliyoruz. O masaya oturacak Erdoğan çözüme büyük katkıda bulunacak kadar etkin ve yetkin olabilirken; aksine o masayı bir iki kelimeyle berhava edecek kadar da politik anlayışının arkasındaır!

       Kaldı ki : Tahmine de gerek yoktur. Erdoğan Rum’un Doğu Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgesindeki “gazla” çok yakından ilgileniyor ve zaten İsrail’i de yanına çekerek bu gazın Türkiye üzerinden AB’e sevk edilmesinde  ısrarlı davranıyor.

       Tabi Erdoğan’ın bu “gaz   pazarlığını” siyasi sorunun neresinden yürüteceğini bilmiyoruz. (Annan planında “Türkiye’nin AB’e üyelik yollarının açılması üzerinden yürüttüğü bir politika vardı  ve referandumda “Türk halkına ben  evet dedirttim” açıklaması da bizzat kendisine aitti.)

       KARPAZ SORUNU!   Ve tabi Güzelyurt! Ve tabi Lefkoşa Mağusa anayolunun Güney’inde kalan köyler ve tabi Karpaz yarımadası!

        Rum’un çiğneye çiğneye cıvıklaştırırken ikide birde balonlarını  şişirip patlattığı Kuzey’deki tüm bu yöreler “istekleri listesinde” yer alıyor!

       Mesela yeni haberdir: “Karpaz’ı sadece Kuzey’de deniz’e açılmak için değil, Doğu Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgelerin önemi için   istiyor!

       Eee, Güney için önemli de KKTC yahut Türkiye için mi önemli değil Karpaz!    Kısaca “Cenevre konferansı öncesi gelişmeler çok heyecan verici oluyor!”


EĞİTİMDE “ULUSLAR ARASI SEVİYE BELİRLEME SINAVI” VE HATIRLATTIĞI KKTC !

       Bazı  şeyleri yeni öğreniyoruz çünkü biz tanınmamış bir dünya devletiyiz! Mesela dünyada “Uluslar Arası Seviye Belirleme Sınavı” vardır. (PISA)

       Bu PISA dediğimiz kuruluş “2015 yılında 72 ülkeden 29 milyon 15 yaşındaki çağ nüfusunu dikkate alarak, dünyadaki pek çok ülkeden   540 bin öğrenciyi sınavlarla değerlendirdi.”            Mesela Türkiye’den  187 okuldan 5 bin 895 öğrenci katıldı. Öğrenciler lise son sınıfa kadar  yani 15 yaşından   16 yaş aralığına ve sosyoekokonomik durumlarına göre seçildiler… Tutun ki “kılı kırk yaran bir değerlendirme..”

       İşte ne olduysa bu “dünyasal değerlendirme sonuçları açıklandıktan sonra oldu! Çünkü Türkiye “eğitimi” PISA’nın bu seviye belirlemesinde  sınıfta kalmak bir yana “matematikte, “fen bilgisinde,” “okumada ve okuduğunu anlamada” hep son sıralarda yer aldı. Üstelik tümünde de “Güney Rum kesimi” hep Türkiye’nin üzerinde bir başarı yakaladı…

       Tabi Türkiye ‘de bu başarısızlığın hâlâ yorumları, eleştirileri yapılıyor. Eğitimciler türlü çeşitli nedenler sıralıyor ancak sonunda “Türkiye’deki eğitimin artık köklü değişimlere, yeniden yapılanmalara ihtiyacı olduğu” kabul ediliyor..


       KKTC DURUM: Bu tip dünyasal sınavların ve araştırmaların dışında kaldığımız için doğrusu  çok şansızız!  Çünkü “eğitimde nerede, hangi seviyede ve niçin” sorularına cevap veremiyor, kendimizi değerlendirmiyoruz!

       Ancak polis, kamu görevlileri ve ötesi istihdamlar için yapılan  sınavlarda üniversite öğrencilerinin bile paldır küldür döküldükleri bir gerçektir!

       Bir başka vahim olay ise  artık toplumsal sorun haline gelmişliği ile uyuşturucu kullanımıdır! Orta okullara kadar girdiği gerçeğinde            müthiş bir toplumsal yaradır!

       ÖTE YANDAN: Tabi ki dünya ölçeklerinde “matematik, fen bilimleri, okuma, okuduğunu anlama” konularında öğrencilerimizin ne olup olmadığını da bilemiyoruz. Fakat  lise sonrası üniversitelere giriş sınavlarında çok da başarılı oldukları söylenemez! (Çoğunluktan söz ediyoruz.)

       “Köşemde” zaman zaman şimdilerde ucunu kaçırmışsam da “eğitimle” ilgili yorumlar yapmak zorunluğunu duyarım. Mesela daha geçen gün Başbakanlık kapısı önünde eylemler yapanlar arasında kızlı erkekli gencecik öğrencilerimiz de vardı.. Sloganlar, taşlar, pet şişeler atarak hükümeti protesto ediyorlardı. Polis amcalarının kordonunu yarmaya çalışıyor hatta “Türkiye çeksin gitsin, yakamızdan düşsün” diyorlardı…

       Bu gençlerimiz öğrencilerimizdi. O kadar ki tanınmış devlet olsaydık o dünyasal “PISA” sınavlarına katılacaklar eğitimde dünya öğrencileriyle yarışacaklardı.

 Fakat o eylemde bu gençlerimiz lise son sınıfa kadar gelmiş olmalarına karşın hâlâ bu ülkede Kıbrıs Türk halkını 43 yıldır ambargolar, siyasi baskılar altında tutarken,  var olma hakkını ellerinden alan Kıbrıs Rum idaresi ile kilisesine karşı değil; Türkiye’ye karşı yapıyorlardı eylemlerini…

       Oysa seçim yaşına geldilerdi ve yarın seçim olsa oylarını kullanacaklardı. Tabi ki dün meydanlarda attıkları sloganlar doğrultusunda! Fazla söze gerek var mı?

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar