Çanakkale Gazisi Bir Kıbrıslı Türk - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
KıbrısManşet

Çanakkale Gazisi Bir Kıbrıslı Türk

çanakkale

DOKTOR MEHMET ALİ: 18 Mart, Çannakkale zaferinin102 nci yıldönümü. Her yıl olduğu gibi bu yıl da zafer kutlamaları yapılıyor. Kıbrıslı Türklerin bu zaferde katkısı olduğu söylenmiyor. Halbuki Kıbrıslı bir Türk olan babam Dr. Mehmet Ali Erginel bir Çanakkale gazisidir

18 Mart, Çannakkale zaferinin102 nci yıldönümü. Her yıl olduğu gibi bu yıl da zafer kutlamaları yapılıyor. Kıbrıslı Türklerin bu zaferde katkısı olduğu söylenmiyor. Halbuki Kıbrıslı bir Türk olan babam Dr. Mehmet Ali Erginel bir Çanakkale gazisidir.

Kıbrıslı Türklerin Çanakkale savaşından uzak kalmadıklarını anlatma amacıyla babamın yaşamını okurlarımın bilgisine sunuyorum.
Kıbrıs’ın ilk göz doktorlarından olan Mehmet Ali Bey 1891 yılında Lapta’da doğdu. Babası Lapta’da ziraat ve bahçecilikle uğraşan ve köyün ileri gelenlerinden biri olan Hüseyin Mulla Hasan Dolmacı, annesi ise Emine Dolmacı’dır.


O tarihlerde Kıbrıs Türkleri için tahsil yapmak kolay değildi. İleri görüşlü bir kişi olan babası, Mehmet Ali’nin Rüştiye (Ortaokul) ve İdadi (Lise) tahsili yapmasını sağladı. İdadi tahsilinden sonra onu Yüksek tahsil için İstanbul’a gönderdi. 
O tarihte Kıbrıs Türkleri Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı idiler. İstanbul Tıp Fakültesi ise İmparatorluğun en önemli okullarından biri idi. Genç Mehmet Ali, İstanbul’a giderek Askeri Tıbbiyenin giriş imtihanlarına katıldı. Başarılı olduğu için meccani yani burslu olarak okuma hakkını kazandı. Daha mezun olmadan Balkan Savaşları çıktı. Mehmet Ali ve diğer Askeri Tıbbiye öğrencileri tahsili bırakarak savaşa katıldılar. Savaşta çok zor koşullarda görev yaptılar. Savaş sona erince hayatta kalanlar okula geri döndü.
Mehmet Ali, 1914 yılında Askeri Tıbbiyeden mezun oldu. Mezun olduktan hemen sonra 1915 yılında Çanakkale Savaşı başladı ve genç bir doktor olarak savaşa katıldı. En güç koşullarda ateş altında binlerce yaralı Mehmetciği tedavi eden ekibin içinde bulundu. Çanakkale Savaşında Türk cephesinde görev yapan başka Kıbrıslı doktorlar daha vardı. Cesaret ve fedakârlık isteyen bu görevi en iyi şekilde yerine getirmeye gayret ettiler. Yaralıları tedavi etmenin yanı sıra, savaş nedeniyle baş gösteren hastalıklarla mücadele ettiler.
Dr.Mehmet Ali Bey yaralıları ziyarete gelen Komutan Gazi Mustafa Kemal ile tanışma ve konuşma fırsatını buldu. Dr. Mehmet Ali Bey o tarihte yarbay olan Gazi Mustafa Kemal’in savaş içinde bile vakit ayırıp hasta haneyi ziyaret etmesini şaşkınlıkla izliyordu. Atatürk, diğer komutanların yapamadığı bir şeyi yapıyor ve sık sık hasta haneyi ziyaret ederek yaralılarla ilgileniyordu. Savaştan sonra hayatta kalıp Çanakkale zaferini kutlayanlardan biri de Dr. Mehmet Ali Erginel oldu. 1918 yılında Mondros ateşkesinin arkasından Osmanlı ordusu terhis edilince Dr. Mehmet Ali Erginel Kıbrısa döndü.
Lapta halkı Dr. Mehmet Ali Erginel in Çanakkale’de şehit düştüğünü zannetmekteydi. Kıbrısa dönmesini büyük bir sevinçle karşıladı. Onu karşılamak için Lapta Türk halkının Girne’ye taşındığı anlatılır.
Dr. Mehmet Ali Erginel 1925 yılında Balalanlı Hüseyin Mehmet Guselli’nin kızı Fatma Hüseyin Guselli ile evlendi. Başhakim Mehmet Zeka Beyin de babası olan Hüseyin Mehmet Guselli Çanakkale Savaşında yararlılık göstermiş ender Kıbrıslı Türklerden biri idi. Şöyle ki; İngilizler Çanakkale’de esir düşen Mehmetçikleri Mağusa’ya getirerek bugün Gülseren Kampı diye bilinen yerde esir tutmaya başladılar. Kampta açlık ve sefalet hüküm sürüyordu. Mehmetçikler kamptaki zor koşullar ve gıdasızlık nedeniyle ölüyorlardı. Bu durumu gören Mağusa Türkleri esir kampına yiyecek taşımaya ve Türk askerlerine gizlice vermeye başladılar. Balalan köyünün varlıklı kişilerinden biri olan Hüseyin Mehmet Guselli yiyecek taşıyanlar arasında yerini aldı. Kamptaki Türk esirlere ekmek zeytin ve hellim taşımaya başladı. Ekmekleri Balalan köyünde kendi fırınlarında pişiriyordu. İngiliz Yönetimi haber almasın diye ekmekleri geceleyin pişirdiği anlatılır. Maalesef tüm gizliliğe rağmen İngiliz Yönetimi olayı öğrendi ve Hüseyin Mehmet Guselli yi tutukladı. Yargılama ve Mahkeme kararı olmadan Türk esirlere yiyecek verme suçundan Mağusa zindanında 6 ay tutuklu kaldı.
O tarihlerde Kıbrıs’ta iki salgın hastalık vardı. Sıtma ve göz hastalığı trahom. Dr. Mehmet Ali Erginel Kahire Üniversitesinde göz ihtisası yaparak Hükümet doktoru oldu ve Mağusa kazasında trahom hastalığına karşı mücadele eden ekibin başında bulundu.
Trahom insandan insana bulaşan ve insanları kör eden korkunç bir hastalıktı. O yıllarda Cuma günleri camilerin önünde gözleri görmeyen ve dilenerek geçinen insanlar kuyruk olurlardı. Büyük camilerin önünde gözleri görmeyen dilenciler birikirdi.
Sağlık ocaklarında “trahom insanı kör eder” ve “körlük ölümden beterdir” diye afişler bulunurdu
Trahomu yok etmek için tüm Kıbrıs halkının kontrolden geçmesi gerekiyordu. Herkesin kontrolden geçmesi, kolay olmadı. Tüm hastaların tedavi olması ve böylece hastalığın diğer kişilere geçmesinin önlenmesi gerekiyordu. Bu nedenle Dr. Mehmet Ali Erginel, Mağusa Kazasında bulunan Türk ve Rum tüm köyleri ve okulları ziyaret etmeye başladı. Bir okula gittiği zaman okulun tüm öğrencileri uzun bir kuyruk oluştururdu. Dr. Mehmet Ali Bey çocukların gözlerine bir bir bakar ve ilaçlardı. Her okulda trahoma yakalanmış 5-10 çocuk çıkardı. Onları ayırır ve muntazam aralıklarla Mağusa devlet hastanesine veya o yere yakın sağlık ocaklarından birine gelmelerini sağlayarak tedavi ederdi. Okul ziyaretleri her yıl tekrarlanırdı.
Okulların yanı sıra köy halkını da tedavi ederdi. Köyde sağlık ocağı varsa bir programa uygun olarak periyodik olarak ziyaret ederdi. Sağlık ocağını ziyaret edeceği günler muhtar tarafından halka duyurulurdu. Ocağa gelen hastaları muayene ve tedavi ederdi. Ocağa gelmeyen fakat hasta olduğundan şüphe edilen kişiler varsa onları da muhtar vasıtasıyla aratırdı.
Sağlık evi olmayan köylerin tümünü de muhtarla işbirliği içinde ziyaret ederdi. Köy kahvesinde veya muhtarın uygun göreceği bir başka yerde gelenleri bir bir muayene ederdi. Hasta olmayanların gözlerini ilaçlamakla yetinir hasta olanlara ise tedavi programına alırdı. 
Dr. Mehmet Ali Bey ve diğer kazalarda görev yapan göz doktorları bu yöntemle hastalıkla mücadele ettiler. Trahom bulaşıcı bir hastalıktı. Ancak tedavisi mümkündü. Yılmadan gece gündüz mücadele ettiler. Hasta olup da tedavi olmayan kimse bırakmadılar. Böylece hastalık tamamen yok oldu. Geçmişte böyle bir hastalık olduğunu ve halkı tehdit ettiğini anımsayanlar bile gittikçe azalmaktadır.
Dr. Mehmet Ali Bey’1952 yılında Mağusa devlet hastanesindeki görevinden emekli oldu. Balalanlı Fatma Hüseyin Guselli ile evlenen Dr. Mehmet Ali Bey in biri kız, dördü erkek 5 çocuğu oldu. Üç oğlu halen Kıbrıs’ta yaşamaktadır. Dr. Mehmet Ali Beyin dedesinin lâkabı ‘Dolmacı’ idi. Lapta’da Dolmacı ailesine mensup, bu soyadı taşıyan ve Dr. Mehmet Ali Beyin yakın akrabaları olan geniş bir aile vardır. Soyadı yasası kabul edilince ailenin bir bölümü bu lâkabı soyadı olarak aldı. Dr.Mehmet Ali Bey’in büyük oğlu Dr.Hüseyin Erginel bu tarihten önce yüksek tahsil için Türkiye’ye gitmişti. Oradaki soyadı yasası onu bir soyadı almaya yönlendirdi. Kendi seçimi olan Erginel soyadını aldı. Kardeşleri ile anne babası da onu izlediler. 
Son yıllarını İstanbul’da büyük oğlunun yanında geçiren Dr. Mehmet Ali Erginel, 1971 yılında İstanbul’da öldü. O yıllarda Lapta köyü Rum işgali altında olduğu için son yıllarını çok sevdiği köyünde geçiremedi.

 

Tepki göster
Bayıldım
1
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar