Kamu Hizmeti Komisyonu üzerindeki tartışmalar uzadıkça uzuyor.
Üstelik de öyle bir komisyonu tartışıyoruz ki…
Sayın Eroğlu’nun komisyonu ele geçirme çabaları ile birlikte tarafsızlığını yitirmiş…
Kimseye hizmet etmemiş…
Sadece “kullananların çıkarlarına hizmet” eden bir kuruma dönüşmüş…
Güdükleştirilmiş…
Önemsizleştirilmiş…
Son dönemde, kamu üzerinden devlete istihdam yapılmadı.
UBP içindeki iktidar kavgası, Kamu Hizmeti üzerinde şöyle bir etki yarattı.
Elindeki iktidar olanaklarını yitiren Derviş Eroğlu, Kamu Hizmeti Komisyonu üzerinden, hem terfilere, hem de istihdamlara hakim olmak istedi.
Başbakan İrsen Küçük de, oradaki tartışmaları fırsat bilerek, Kamu Hizmeti Komisyonu’na hiç başvurmadı.
“Bir usta bir memleket” davranışları içerisinde, tüm atamaları Başbakanlık’tan yaptı.
El birliği ile adalet duygusu öldürüldü.
Cumhurbaşkanı ne yaptı?
Sayın Eroğlu, Emir Emirkanı’nın “imza sahteleme” olayında deşifre olmasının ardından da…
Yıllardır omuz omuza mücadele ettiği Mustafa Tokay’ın olayın içerisinde yer almasından da rahatsız olmadı.
Bu konuda bir kere yorum yaptı, o da “Suçu ispatlanana kadar herkes masumdur” dedi…
Bunu söylemek için de Cumhurbaşkanı olmaya gerek yok.
Bu açıklamada da görüldüğü gibi, Sayın Eroğlu “taraf” gibi davrandı.
Emirkanı umurunda değil elbette ama…
Mustafa Tokay’ı korudu.
Kavga atamalarla başladı
Kamu Hizmeti Komisyonu’nda kavga, Mustafa Tokay’ın atanması ile başladı.
Üç üye yan yana gelerek “çaça” kurdu…
Hatta bazı üyelerin birinci derecede yakınlarına Mustafa Tokay’ın ayırt edici oyu ile terfi verildiği, başka görevlere aktarıldığı da Kamu Hizmeti Komisyonu kayıtlarında var.
Mustafa Tokay, “Kamu Hizmeti Komisyonu başkan namzeti” olarak komisyona girdi.
Talat tarafından atanan dört üyeden ikisi Mustafa Tokay’ın safına geçti.
Çetin Uğural, her aşamada kamuoyunu bilgilendirdi.
Mustafa Tokay’ın atanması ile birlikte…
Emirkanı’nın atanması ile birlikte, sınavda şaibeler ayyuka çıktı.
Öğretmen Müdür ve Muavinlik Sınavı’nı hatırlayın.
Neredeyse bir elden çıkma sınav puanları ile sınav kamu vicdanında derin yaralar açtı.
Nitekim, o sınav, şimdi mahkemelerde…
İmza sahtelenmesi rastlantı mı?
Düşününüz ki, bu tartışmaların tam ortasında, ne rastlantıdır ki, Afrika Gazetesi’nde, UBP Kurultayı’na direk müdahale eden bir belge ortaya çıktı.
Metin yazarı dahi belli olan bu belgenin altına bir de “Başbakan Küçük” imzası çakıldı.
Gel zaman git zaman…
İmzayı sahteleyen de…
Sahteleyene talimat veren de…
Mahkeme koridorlarına düştü…
Sınav Komisyonu Başkanı Emir Emirkanı…
Komisyon Üyesi Mustafa Tokay…
Eroğlu neden gereğini yapmadı?
Bu noktada Emir Emirkanı görevinden uzaklaştırıldı.
Şamar oğlanı oldu…
Paçavra gibi sağda solda dolaşıyor, geleceğini yakmama adına…
Emekli olabilme adına…
Kapı kapı gezip el ayak öpüyor…
Cumhurbaşkanı ne yaptı?
Mustafa Tokay’a ısrarla sahip çıkmaya devam ediyor.
“Soruşturma tamamlanana kadar göreve gitmemeli” diyecek yerde…
“Mahkeme koridorlarına düştü. Başka bir atama yapıyorum, aklandığı takdirde, yeniden komisyona dönebilir” diyecek yerde…
Mustafa Tokay’a sahip çıktı…
“Suçu ispatlanana kadar suçsuzdur”…
“Kıymetlimdir…”
Diyerek imza sahteleme olayında, bilerek ya da bilmeyerek taraf oldu…
Ve şimdi
Çetin Uğural’ın bir çıkışı oldu.
Ama Sayın Cumhurbaşkanı aynı tepkiyi vermedi.
“Zaten konu mahkemede… Yargı devam etsin… Her şey ortaya çıkar” da diyemedi.
Tokay için sergilediği tavrı, devam ettiremedi.
Olan Kamu Hizmeti Komisyonu’na oldu.
Cumhurbaşkanı ve ekibinin komisyonu ele geçirerek, istihdamları, tayin ve terfileri uhdesine alma hırsı, Başbakan İrsen Küçük’e yaradı.
O da komisyon için adım atacak, tepki koyacak yerde, “fırsat bu fırsat” diyerek, istihdamları kendi tekeline aldı.
Olan da bu ülkenin gençliğine oldu.
Kamuda istihdam için “adalet” ortadan kalktı.
Bürokrasi de ortadan kalktı.
Meydan “partizanlığa ve adam kayırmacılığa” kaldı…
Herkes yüzüne gözüne bulaştırdı.
Bedelini ise nesiller boyu ödeyeceğimiz sonuçlar ortaya çıktı.
Yazıklar olsun…
