Bu Borçlar Ne Sayın Başbakan..? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Bu Borçlar Ne Sayın Başbakan..?

Köş, MoreketMehmet Moreket

Şu parti vaadlerine, mitinglerdeki atıp tutmalara inanmaktan vazgeçsek, zaten adam olacağız.

Ha, bir de parti seçim bildirgeleri ve hükümet programları…


Ama ne edebiyattır öyle.

Kitaplar karıştırılır, dünyada en iyi ne varsa bulunur çıkarılır, halkın nabzı hangi ibreyi gösteriyorsa, ona göre şerbet hazırlanır…

Ama orada kalır.

Yaklaşan UBP kurultayı için de ilçelerde kongreler başlamış.

Başbakan Lefke’de partililerinin karşısına çıkmış.

Kahramanlık, hamaset, hizmet, yatırım falan, yükseldikçe yükselmiş.

Ve konuşmanın bir yerinde demiş ki, “Hükümet 19 aylık sürede, tüm kesimlere geçmişten kalan devlet borçlarını ödedi, kimseye borç kalmadı, onca ödeme yapılmasına karşın ilk defa bütçe ve ödemeler dengesi fazla verdi”…

Hepsini anladık da, bu biraz ayıp oldu…

Daha üç gün önce Kar-İş, öğrenci taşımacılığında geçen dönemden kalan 7 milyon 800 bin lirayı alamadığı gerekçesiyle, yeni öğrenim yılında öğrencileri taşımayacağını açıkladı.

Bu bir…

Sonra geçtiğimiz hafta Kooperatif Merkez Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan istifa eden Hasan Tosunoğlu ne dedi? Devletin bankaya olan borçlarını ödemeyi geciktirdiğini söylemedi mi?

Bunu yapanın da UBP kanadı olduğunu açıklamadı mı?

Bankayı riske atma pahasına borç takmış olan kim?

‘Kimseye borç yok’ ne demek…

Bu ikisi sadece son bir haftanın olayı. Sonra ödenmeyen iç borç kredi fazileri günden güne eksilmiyor, artıyor. Bu da yetmezmiş gibi senede iki üç kez yeniden borçlanma… Nasıl bir hesap yapıp da fazla çıkarıyorlar, anlamak mümkün değil. Değme mali muhasibe taş çıkartıyorlar…

Biliyoruz, bu tür mitinglerde biraz uçma olur da, bu kadarına da pes…

En azından yalan söyler duruma düşmeseler…

Vur vur inlesin, Lefkeliler dinlesin…


 

“ÜNİVERSİTE ÇÖPLÜĞÜNE GİDİYORUZ…”

DAÜ Rektörü Necdet Osam’ın göreve getiriliş şeklini en çok biz eleştirdik galiba. Üniversitenin yetkili organları da, seçilme kuralları da tümden baypass edilerek, siyasi baskıyla getirildi. Ama bu kararı geri aldırmayı hiç birimiz başaramadık…

Her neyse, ama şimdi doğruları söylediğinde de, güzel bir iş yaptığında da görmezden gelmeyiz.

İşte bir örnek.

Sayın Osam bizim de kafayı taktığımız üniversite sektörünün geleceği konusunda öylesine cesur bir açıklama yapmış ki… Eminim onu oraya getirenler çok rahatsız olacaklar.

Yenidüzen’e konuşan Prof. Osam; Üniversite çöplüğüne doğru gidiyoruz” diyor.

Bunu biz söylediğimizde kızarlar, ‘öncü sektörümüzü yıpratıyor’ derler.

Biz söylemiyoruz, hükümetin atadığı bu ülkenin en köklü üniversitesinin rektörü söylüyor.

O da mı yetmedi, DAÜ’de örgütlü sendika, DAÜ-Sen de söylüyor. Hem de aynı kelimeleri kullanarak.

Şimdi kontenjanlar boş kaldı ya, bir kısmı YÖK’e veryansın ediyor.

Neymiş, YÖK kontenjanlara kota koymuş da ondan olmuş.

Yahu kardeşim, ticaretini yaptığınız şey, eğitimdir, eğitim…

Ve eğitimin de “planlama” diye bir şartı, bir bilim dalı var.

Ülkenin ihtiyacına göre adam yetiştireceksin. Bu kadar basit…

Bunu yok sayalım, millet ticaret yapsın, ortalık süs diye duvara asılan diplomalarla, asgari ücrete çalışan diplomalılarla dolsun…

İşte geldiğimiz nokta bu…

 


YERİN KULAĞI VAR

GARANTİLERE NİYE KIZIYORLAR:

Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, hükümetin özellikle hava ve deniz kuvvetleri için 15 yıllık bir plan yaptığını belirtirken, bazı AB ülkeleriyle de gizli anlaşma imzaladıklarını söyledi. İyi de bizim Türkiye’nin garantisinde ısrar etmemizi, askerin çeklmesini belli bir süreye yayma talebimizi niye anlamak istemiyorlar. Onların da bazı AB ülkeleriyle yaptıkları gizli anlaşmalar, bir yerde “garanti” olmuyor mu..?

 

BİZ DEĞİL, SİZ DÜŞÜNÜN:

Rum müzakereci Andreas Mavroyannis, Kıbrıs sorununa ilişkin müzakerelerin en yakın zamanda yeniden başlaması gerektiğini, aksi takdirde, görüşülen her şeyin kaybedilmesi tehlikesinin bulunduğunu söylemiş. Vallahi bizim kaybedecek pek birşeyimiz yok, zaten aldığımız bir şey de yoktu. Onun için biz değil, esas siz düşüneceksiniz. Harita, garantiler, asker ve toprak konusunda tüm kopardıklarınızı kaybettiniz…

 

HAYDİ SAYIN MÜDÜR, BUNA DA AÇIKLAMA YAP:

Avrupa ülkelerinde paniğe neden olan zehirli yumurta olayında kullanılan ilaç, bizde serbestmiş. Şaşırmadım. Tarım ilaçları da öyle değil mi? Et, yumurta üretilen yerlerde bu ilacın kullanılmadığı ne malum. Bakın bir haftadan fazladır tüm Avrupa bunu tartışırken, bizim Tarım Dairesi görmezden geldi. Aslında iyi de görmezden geldi, çıkıp bunun için de “zararlı olduğunu sanmam” diyebilirdi. Biz alıştık zaten, Müdür bey de öyle demedi mi, ilk defaları değil…

 

SEBEBİ SEÇİM İSTİHDAMIYMIŞ:

“Kıb-Tek kara geçti… Ama yatırım için elektriğe zam yapacağız”… Biz, nasıl olur falan derken, işin aslını El-Sen açıkladı. Meğer hükümet Kıb-Tek’e arka kapıdan 50 kişi daha alacakmış. Ne dipsiz kuyuymuş bu Kıb-Tek ki, alırlar alırlar bitmez. Vatandaş sesini çıkartmaz, her türlü zammı sorgusuz sualsiz öder, istihdamlarına tepki göstermez, üstelik de kendisi talep eder, bu kısır döngü çöküşe kadar sürer gider. Meğer yatırım dedikleri, “yandaşa” yatırımmış…

 

BAKAN BAKIYOR:

Bizim Turizm ve Çevre Bakanı turizmle yatıp, turizmle kalkınca diğer koltuğu olan çevre pislikten geçilmiyor. Gazeteler hergün böyle fotoğraflarla dolu. Gelen turistlerin de şikayetlerinin başında gelen çevre konusunda, lafazanlıktan başka birşey yapmıyorlar. Ülkenin her yanı pislik ve çöp içinde ama, çare üretmesi gerekenler bizim gibi bakıyor. Bir zahmet birileri çevreden de sorumlu bakan olduğunu hatırlatsın Sayın Ataoğlu’na…

 

2050 DEĞİL, 2020’DE ULAŞIRIZ:

Güney Kıbrıs’ta nüfusunun 850 milyondan, 2030 yılında 900 milyon ve 2050 yılında yaklaşık 1 milyona ulaşacağı açıklandı. Bizdeki artış yanında onların ki, devede kulak kalır. “kalabalık bir nüfusa sahip” KKTC’nin, 1 milyonu görmek için 2050 yılını beklemesine gerek yok. Sağolsun bizim Bakanlar Kurulu bu hızla vatandaş yapmayı sürdürüse, 2020 yılında milyonu deviririz Allahın izniyle…

 

 

 


ZİRVEDEKİLER

Ziraat Mühendisleri Odası: Başkan Mehmet Ercilasun, KKTC’de sertifikalı üretime geçilmesi, hal yasasının bir an önce geçirilerek, etiket zorunluluğu getirilmesi gerektiğini savundu. Ercilasun, birçok ülkenin GLOBALG.A.P. belgesi olmayan üretici veya ülkelerden yaş meyve sebze almadığını hatırlattı. E, doğrudur. Bizim patatesler, portakallar da çoğu kez Mersin limanından dönmez mi? Ama neden biz ithal ettiklerimizde sertifika aramayız? Ya da neden üretimimizi sertifikaya bağlamayız? Oy mu kaybederiz? Bence başka sebebi yok…

 

 


DİPTEKİLER

Nikolas Papadopulos: Ne “taksim” ne de “iki devletin var olması” mantığıyla uzlaşmadıklarını söylen DİKO Başkanı Papadopulos, “her şeyi veya hemen hemen her şeyi verdiler, dönüşümlü başkanlığı verdiler, veto, askeri eşitliği, göçmenlerin evlerinde kullanıcıya hak sahipliği hakkı, Türklere 4 özgürlük verdiler” iddiasında bulundu. Vallahi versinler o anlaşmayı, hemen onaylayalım…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar