Birkaç meseleyi kaleme almak isterken - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Birkaç meseleyi kaleme almak isterken

Ahmet OkanAhmet Okan

Sanki kendisi de motorun bir parçası imiş gibi sürüyordu aracını!

Gece vakti kaç kez geçiyorlar caddelerden gök gürlemeleri, tank top gürlemeleri az kalır.


Aklımda bir konu vardı yazacak, üstünden motorlu araçlar geçince vazgeçtim…

Haberlere bakıyordum.

Tesettürlü otel mi ne açılacakmış.

Bir şaşkınlık bir öfke.

Yarın dedim, eli palalı sarıklı yobaz Girne Kapısındaki Atatürk heykeline de saldırır mı?

Ya da ne bileyim şortlu kızlara, hamile kadınlara “burada gezemezsiniz” diye sataşmalar, tacizler, saldırılar olur mu?

Yok olmaz!

Henüz işin başındadırlar burada!

Görülmektedir ki Kıbrıs’ın kuzeyindeki toplumun yaşam tarzını baştan aşağı değiştirmeye yönelik hızlı gidişata “özgürlük” adına şapka çıkaranlar da var.

Bu nokta ilgimi çekmişti diğerleri olacak olanlardı nasıl olsa.

Birkaç söz de ben söyleyeyim mi acaba dedim özgürlükçülere, vazgeçtim, alınmasın demokratlar…

Derken bir mesele daha çıktı.

Çocukları gençlik kampına götürmüşler ama dini propaganda bombardımanına tutmuşlar.

Bir de video yayınlandı muallimin biri dua mı ne okuyor otobüsün içinde Türkçe bir şiir olmadığı kesin.

Videoda anlatılanlara göre 1974 savaşında bazı şehitler görünmüş, hatta savaşanların yanına mı ne oturmuşlar, hal hatır mı ne sormuşlar yoksa böyle değil miydi nasıldı?

Muallime birkaç lakırdı da ben etsem mi diye düşündüm, ben de görmüştüm o gökten gelen şehitleri ki 1571’de ölenlerdi, kendisini teyit etmek istedimse de vazgeçtim.

Doğru söylüyordu muallim gökten gelenler vardı hatta aksakallı ve kanatlı.

Bu hikayeyi büyükler de bilmiyor onlara da anlatılmalı ki canlı tanıkları da var muallim!

Lefkoşa’da surlar içinde birçok meydan vardır mutlaka bilenler vardır.

Bana ne tesettürden, siyasetten, memleketin gidişatından, hatta daha ileri gidip o vatan haini gibi “şeyinizde boğulun be!” deyip kendi işime bakıyor, meydanları derliyor, o meydanların fotoğraflarını çekiyordum ki hazırlık Poli’ye.

Bir keresinde deklanşöre basarken başının tepesinde yük taşıyan bir kadın girdi kareye.

Leylim leylim yürüyordu, kim bilir kimin nesiydi nerden gelip nereye gidiyordu nasıl sürüklenmişti buralara vatanını bırakıp, yüreği yanıktı muhakkak.

Birkaç sözle de Lefkoşa’da değişen insan manzaralarına değinmek istedim lakin vazgeçtim, durup dururken bir de sen bu güzel demokratları ürkütme diye.

Hani kibrit çaksan yangın sanırlar!

Ortalık yangın gibiydi çıktığımda sokaklara.

Girne Caddesi’nde tek bir araba yoktu saat 12 civarı böyle bir sadeliği fotoğraflamak isterken ani gelen birkaç araç bozdu manzarayı ki kaybetmiştim bu fırsatı.

Öyle bir sadelik eski fotoğraflarda vardı ancak…

Ayasofya’da birkaç dostla yemek yiyip muhabbet ettikten sonra tekrardan Lefkoşa sokaklarına daldım.

Kerpiç duvarlar sıcak, Zafer Sineması ağlamaklı, surlarda hatıralar paramparçaydı.

Dönüşün Girne Kapısında bir kez daha geçtim.

Hani Atatürk heykeline bir saldırı falan oldu mu diye.

Henüz olmamıştı…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar