Herkese tuhaf gelmedi belki…
Ben garipsedim…
Biraz daha düşündüm…
Öfkelendim…
Daha kafa yorum…
Utandım…
Utandığım noktada ise, bir kez daha “adaleti” sorgulama gereği duydum.
“Fetüs Davası” ya da “doktorlar davası” olarak kamuoyunda yer etti.
Paranın da “şehveti” ile, her türlü yasa- kural ayaklar altına alındı.
Mahkemelerden taşan…
Polis ifadelerinden taşan…
Uzman tanıklardan taşan bilgiler var.
Nedir?
Hamile kadınların yaşına, kaç aylık hamile olduğuna bakılmaksızın “kürtajlar” yapılmış…
Sağlık Bakanlığı’ndan gizlenmiş…
“Kürtaj prosedürü” izlenmemiş…
Üstelik…
4 aylık…
5 aylık…
6 aylık hamilelikler sonlandırılmış…
Bir çok insana göre de, “kalbi atmaya başlayan, eli, kolu, gözü oluşanlar artık” bebek…
Canlı…
Götürüp, “herkesten gizlin” gömdüler…
Her ne olduysa…
İhbarlar başladı…
Birbirlerini satmalar başladı.
Tanıklar ortaya çıktı…
Ve geldiğimiz aşamada, doktorlar ve Ada Hospital personeli ile ilgili karar açıklanacak…
Ama öncesinde, “tanık olarak” ortaya çıkan bir “anne adayı” önceki gün 9 ay hapse mahkum edildi.
4.5 aylık çocuğunu aldırarak, hamileliğini sonlandırdı…
Mahkemeye tek başına çıktı…
Hükümü de tek başına giydi.
Evet, cezaya hiç itirazım yok.
Daha fazla da olsaydı, yargılamazdım.
Yine de o cezayı yargılamıyorum…
Da…
Bu “anne adayı” Hz. Meryem mi?
Hadi “sosyal etkenleri” hiç tartışmayalım…
Bir hata yaptı…
Bedel ödüyor…
Baba nerde?
Nasıl hamile kaldı?
Meryem Ana gibi değil herhalde…
Adaletsiz olan kısım burası…
Kimse beni, “E ama yasa bu” diye ikna etmesin, edemez…
Ortada “bir” değil, “iki vicdansız” var…
Ama “anne adayı” kodeste…
Baba adayı nerde?
Tuhaf, bize tuhaf… Sor bakalım, nesi tuhaf?
Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım, bugün, “salon buluşmasında” KKTC’deki TC seçmenleri ile bir araya gelecek…
Atatürk Spor Salonu hınca hınç dolacak…
Yıldırım, CHP’ye, PKK’ye FETÖ’ye yüklenecek…
Mitinglerini engelleyen Almanya ve Hollanda’yı eleştirecek…
“Evet” diyenlerin nasıl güzel bir görev yerine getireceğini ifade edecek…
Oradaki görseller…
Konuşmalar…
Katılanlar…
Kıbrıslı Türkler için Türkiye’yi anımsatacak…
Birileri, “Bize ne?” diye eleştirecek…
Berileri, “Ne var bunda” diyecek…
Sorun şu ki…
Türkiye siyasi geleneğinde bu var…
Kıbrıslı Türklere tuhaf gelse de…
AK Parti bakan ve milletvekilleri, Avrupa’nın her yerinde “evet” için oy topluyor…
Salon toplantıları yapıyor…
Daha önce, bu çapta Kıbrıs’ta bir toplantı- miting yapıldığını hatırlamıyorum…
AK Parti hükümetleri ile…
Bir de…
KKTC’de yaşayıp, KKTC’yi özümsemeyen ve kendini sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı görenler var.
Her ikisine de ait hissedenler var…
Onbinlerce öğrenci…
İşçi var…
Kısacası…
Türkiye’nin “küçük bir kasabasında yer alan oy kadar” KKTC’de oy potansiyeli var.
Bu nedenle de AK Parti buradadır…
Yarın CHP de gelir…
MHP de gelir…
Türkiye, “izin alarak” kendi vatandaşına yönelik propaganda yapabilir.
Bize tuhaf ama…
Türkiye siyasi geleneği için bu gayet doğal…
