Aynı Olma Kaygısı - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Poli

Aynı Olma Kaygısı

Kimi insan yalnız olmayı sever. Yalnız yemek yemekten, yalnız içmekten, tek başına film izlemekten, haftasonu kendiyle zaman geçirip sessiz ve yalnız bir ortamda kitap okumaktan keyif alır.

Yalnız başına araba sürerek rahatlar ya da dünyanın bir ucundan diğer ucuna yalnız başına seyehat eder. Telefonu genelde sessizdedir ve çok fazla konuşmaktan hoşlanmaz. Hal böyle olunca bu tip insanların hayatları ya da düşünceleri ile ilgili pek fikir sahibi olamazsınız. Belki hepsi olmasa bile, bir kısmını taşıyorsunuzdur bu özelliklerin. Ancak kaygılanmanıza gerek yok, bu sizi tuhaf biri haline getirmiyor.

Son dönemde yapılan çalışmalar yalnız olmayı tercih etmenin garipsenecek bir durum olmadığını ortaya koyuyor. Yani bireylerin genel olarak kendi kendileri ile zaman geçirmekten keyif almaları, dünyalarını, düşüncelerini ve duygularını paylaşmamayı tercih etmeleri kabul edilebilir bir durum; bu onların kendilerine belirledikleri sosyal limitleri ile alakalı.


Toplumun öğretileri ile büyüyor, büyütülüyoruz. Sosyal canlılarız; sosyalleşmeye ve paylaşmaya ihtiyaç duyuyoruz. Birbirimize benziyoruz zaman geçtikçe; 20’li yaşlarımızın başında ise artık kendi ihtiyaçlarımızdan önce ötekilerin ihtiyaçlarının daha önemli olduğunu benimsiyor ve bu şekilde toplumla bütünleşerek, yeni ilişkilerimizi dogmalarımızın rehberliğinde şekillendirerek yaşamımızı sürdürüyoruz.

İlişkilerin, özellikle de romantik ilişkilerin hayatımızda önemli bir yeri olduğu inkar edilemez bir gerçek. En azından bunun son yıllara kadar böyle olduğunu düşünüyorduk. Evet, ilişkiler önemli ve sosyal canlılar olarak bundan kaçmamız mümkün değil. İlişkilerin ise nasıl yaşanacağı, yaşanması gerektiği öğretiliyor, öğreniyoruz. Üstelik sadece romantik ilişkilerimizde değil günlük ilişkilerimizde de yapmamız gerekenler ve aynı şekilde beklememiz gerekenler de dahil bu öğretilere.

Nasıl iyi bir evlat, kardeş, anne, baba, eş, sevgili-partner, arkadaş vs. olunur, toplumun “genel davranış paketi” şeklinde sunuluyor bizlere. Daha da önemlisi öyle olmamız gerektiğini içselleştiriyor, benimsiyoruz. Bu öğretiler ile “ben”i var ediyor ve “biz” öğretileri ile bir birey olarak bütün ve tamam hissedebiliyoruz kendimizi. Aksi ise bizi tedirgin edebiliyor. Bu konuya daha önce “Ben Biz Bir de Ötekiler” başlıklı yazımda değinmiştim. Yazıya şu linkten erişmeniz mümkün: http://resimler.havadiskibris.com/ben-biz-bir-de-otekiler/

Kendimize sahip olduğumuz toplumsal öğretilerden güvenli bir dünya yaratıyoruz ve bize benzemeyenleri bu alanın dışında tutmaya çalışarak onları ötekileştiriryoruz. Böylece kendimizi, sosyal olarak kimliğimizi var etmemizi sağlayan gruba ait hissediyor, bizim gibi olmayanları kendimizden uzaklaştırarak daha güvende hissediyoruz. Hepimiz kendimize benzer özellikteki insanlarla zamanı paylaşmaktan daha fazla haz duyuyoruz elbette; ancak bizim gibi olmayanları ötekileştirirken etiketlerle hırpalayabildiğimize dikkat etmiyoruz. Yargılamak ve etiketlemek ise sizde strese neden oluyor; dahası gereksiz bir enerji israfına.

Uyanık olduğumuz her an sosyalleşmek zorunda değiliz, bu bir tercih. Ancak bu tercih başkaları ile paylaşılan zamanın, aile yemeklerinin, kahve muhabbetlerinin ya da küçük günlük sohbetlerin önemsizleşmesi anlamına gelmiyor elbette. Kimi yalnız olmaktan daha fazla keyif alıyor, hepsi bu!

Bu tercih ise bizim gibi aile ve evlilik ilişkilerinin önde tutulduğu, “biz” ve “hepimiz” değerlerinin “ben” değerinden daha önemli olduğu bir kültürde pek de hoş karşılanabilen bir durum değil. Mesela evli bir bireyin kendine ait zamana ihtiyaç duymasından ve eşin bu talebi hoş karşılayabilmesinden bahsediyorum. Bizim henüz bu kavramların ne demek olduğu ile ilgili tanımlamalar üzerinde çalışmamız gerektiği düşüncesindeyim.

Bu kültürel beklentiler kendi ile yalnız zaman geçirmekten, hayatını kendine ait hiç bir özel alan bırakmadan -olduğu gibi- paylaşmayı tercih etmeyen, sosyal limitleri toplumun geneline göre daha katı olan bireylerin ötekileştirilmesine neden olabiliyor. Dahası bu durum bireyin kendini eleştirmesine, sunulan yargılar karşısında dogmalara adapte olmak zorunda hissetmesine neden olabiliyor. Yani onların kendi tercihlerinden önce toplumun taleplerini karşılamasını bekliyoruz.

Şu bir gerçek ki yalnızlık yerine kalabalık içinde var olmayı tercih eden bireyler de öncelikli olarak kendi bireysel ihtiyaçlarını tatmin etmeyi amaçlıyorlar. Kalabalık gruplarla yemek yemekten, kahve içmekten, dedikodu yapmaktan ya da özel hayatlarını tüm çıplaklığı ile paylaşmaktan diğerleri kadar keyif almıyorlar.

Toplumu toplum yapan bireyler ise sadece kalabalık içinde var olabilen, olmaktan keyif alabilen insanlar değil sadece. Kendi ile kalmaktan haz alan önceliği topluluğun gereksinimlerinden, kalıp olarak sunulan toplumsal beklentilerden daha çok toplumun geneline aykırı gelen kendi bireysel  ihtiyaçlarını karşılamak olan bieylerin de yaptıkları aynı şey aslında. Ancak bu durum onların “aynılık kaygısı” yaşamalarına neden olabiliyor.

Onlar bizim beklentilerimizi değil kendi beklentilerini ön plana almış gibi görünüyorlar çünkü “bizim” gelenekselliğimizin dışında kalıyorlar. Durum böyle olunca toplumun “kabul edilebilir” genelinin dışındaki “ötekiler”i oluşturuyorlar. Bu etiketler ise hepimiz için, toplum için büyük bir stres kaynağı. Sağlıklı bir toplum sağlıklı bireylerden oluşur.

Bırakalım herkes kendi tercih ettiği gibi yaşasın hayatını. Yarıgılamayalım, beklentilerimizi karşılamıyor ise ötekilştirmek için enerjimizi boşa harcamayalım, kendi işimize bakalım! Yapılan çalışmalar yalnızlıktan keyif alan insanların yeri geldiğinde hayatlarını paylaştıkları insanlarla -gerek eşleri, gerek çocukları, gerekse aileleri olsun-  birlikteliğe adapte olabildiklerini ortaya koyuyor. Demem o ki strese gerek yok. İnsanları oldukları gibi, aynılıkları ile olduğu kadar aykırılıkları ile de kabul etmeyi başarabildiğimiz zaman daha huzurlu hayatlarımız olacak.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar