Anastasiadis eşitliği reddetti - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Güney KıbrısKıbrısManşet

Anastasiadis eşitliği reddetti

Anastasiadis

Kıbrıslı Türklere azınlık vurgusu yapan Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis Türkiye ve Kıbrıs Türk liderlerinin eşitlik talebini eleştirdi

 Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Türkiye’ye hitaben “azınlığın ana söz sahibi olması, çoğunluğun ise sadece itaat etmesinde ısrar etme hakları yoktur” dedi, “asıl Türk tarafının Kıbrıslı Rumların endişelerine cevap vermesi gerektiğini” iddia etti.

Fileleftheros, Rum Yönetimi Başkanı’ndan aldığı özel mülakatı “Türkiye İfşa Oldu… Başkan Fileleftheros’a: Asıl Türk Tarafı Kıbrıslı Rumların Endişelerine Cevap Vermeli… Yaratılan Dostluk İlişkileri Zehirleniyor… Şu Anda Dönüşümlü Başkanlık Görüşme Dışı… İstesek De İstemesek De, Akıncı Kabul Etse De Etmese De Kıbrıs Türk Liderliği Türkiye’nin Kontrolündedir… Başkanlık Seçimleriyle Meşgul Değilim” başlık ve spotlarıyla manşete çekti. Gazete, Anastasiadis’in, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ve Türkiye’nin “şahsına yönelik” eleştirilerinden çok rahatsızlık duyduğuna vurgu yaptı ve Türk tarafına verdiği şu 3 mesajı öne çıkardı.


“1-Türk tarafının müzakereleri, müdahale hakkını ve askerini idame ettirme uzlaşmazlığı ifşa olmasın diye maksatlı kestiğine işaret etti.

2-Ankara’ya ve Akıncı’ya, azınlık toplumun çoğunluk toplumla eşitlemesini talep edemeyeceklerini ileterek ‘azınlığın ana söz sahibi olması, çoğunluğun sadece itaat etmesinde ısrar etme hakları yoktur. Bu görülmemiş bir şeydir, bunu anlamaları gerekir’ dedi.

3-Dönüşümlü Başkanlık konusunun ‘şu anda görüşme dışı olduğunu’ vurguladı ancak (bu konuyu) ‘görüşmeyi kabul etmek için öteki tarafın vereceği tavizlerin neler olduğunu bilmek gerekir ki dönüşümlü başkanlık Kıbrıslı Rumların, özellikle işlevsellik ve sürdürebilirlikle ilgili endişelerini artıran durumlar yaratacağı düşünülmesin. (Kıbrıs sorununun) iç yönlerdeki bütün konuları bitirirsek, Güvenlik konusunda karşılık vermelerine hangi silah teşvik olabilir’ vurgusunu yaptı.

Başkan Türk tarafına ayrıca ‘4 başlığı görüşmek, (onlara) önemli kazanımlar sağlamak ve siyasi irade göstermeleri gereken zaman geldiğinde, gelip kendi alacaklarını konuşmaları akıl alır şey değildir’ de dedi.”

Türk tarafının ve Türkiye’nin “kararlarını bir daha düşünmelerini umduğunu, bunun da Türkiye’de Nisan ayında yapılacak anayasa değişikliği referandumundan sonra olacağı” görüşünde olduğunu söyleyen Anastasiadis “bu referandumdan olumlu sonuç alma hedefinin, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın garantiler ve Türk askerinin çekilmesiyle ilgili taviz vermesini engelleyen önemli bir engel olduğu” görüşünü ortaya koydu, özetle şunları söyledi:

“Dolayısıyla, Türk kamuoyu önünde muhtemel olumsuz gelişmeleri engellemek için tezlerini sertleştirmeleri de, hatta görüşmeden kaçmaları da beklenen şeylerdi. Hele ki Erdoğan’ın, Bahçeli’nin milliyetçi partisi ile ittifakı dikkate alındığında.”

Yakın zamanda bir Yunan gazetesine verdiği röportajda Erdoğan’ın Türkiye’deki referandumdan sonra da değişmesini beklemediğini söylediği hatırlatılarak, şu anda değişebileceğini mi söylediği sorulduğunda Anastasiadis, “Tezimi değiştirmiyorum, ümidimi dile getiriyorum. Her şeyden evvel, müzakerelerin tekrarlanmasına atıf yapıyorum” cevabını verdi.

 

 “İstesek de istemesek de, Akıncı kabul etse de etmese de…”

“Erdoğan’ın Kıbrıs sorunundaki tezi neden değişsin?” sorusuna karşılık ise “Kıbrıs sorunundaki olumlu söylemleri samimi ise çözüm için gerekli adımları atar. Kıbrıslı Rumların Güvenlik konusundaki endişeleriyle ilgili gerekse Kıbrıslı Türk lider toprak düzenlemeleriyle ilgili adımları atar. İstesek de istemesek de, Akıncı kabul etse de etmese de Türkiye’nin Kıbrıs Türk liderliğini ne kadar kontrol ettiği iyi biliniyor” iddiasında bulundu.

Anastasiadis, Kıbrıs Türk tarafının Dönüşümlü Başkanlık, dört özgürlük ve karar almalarda “veto” talebinde bulunduğu, özü etkileyen konuların bunlar mı olduğu sorusuna karşılık, 1 Aralık 2016’da aldığı, Mont Pelerin’e gitme kararını hatırlatarak, şunları söyledi:

 “Bunun, çözümü kast edip etmediğini göstermesi için Türkiye’nin sınavı olacağını değerlendirdim. 1 Aralık kararımla ve herhangi bir zarara uğramadan Türk tarafını Cenevre’de ifşa ettik çünkü orada bilinen tezlerini tekrarladı. Türki tarafı, gördüğü baskılara rağmen, çözüm bulmak için bir konferansa gelmedi, Mart ayı içerisinde bir ara konferans yapılmasını bile kabul etmedi. Türkiye, özellikle müdahale hakkı ve askerler konusundaki uzlaşmazlığında ifşa olmamak iç.in müzakereleri kesmenin bir yolunu arıyordu. Cenevre’den sonra, Kıbrıs sorununda yeniden bir toplantı yapılması için Türk vatandaşlarına 4 özgürlüğün verilmesini şart koştular ve Kıbrıslı Türklerin etkin katılımına atıf yaptılar. Kıbrıs sorununda çoklu konferans toplanması için bu iki konuyu hiç şart koşmamışlardı.”

Rum meclisinin Enosis Plebisiti kararını yorumlarken “Eosis plebisiti dersi üç farklı durumda zaten işleniyor: Enosis için silahlı ayaklanma da olan 1 Nisan da törenlerle kutlanıyor ama Kıbrıslı Türkler itiraz etmiyor” diyen Anastasiadis, Rum meclisinin kararının tam da “Türk tarafının toprak ve garantiler konusunda müzakere masasında sınanma zamanına denk geldiğini” öne sürerek Rum meclisinin kararını “çok talihsiz” diye niteledi. Kıbrıs Türk tarafının bu kararı “müzakereleri kesmeye bahane olarak kullandığını” savunan Anastasiadis, “ yanlış olmasına karşın meclis kararı, müzakerelerin kesilmesi için yeterli sebep değildi. Müzakereleri kesmelerinin nedeni, adına ister toprak düzenlemeleri deyin ister garantiler, askerlerin, müdahale hakkının kaldırılması; herkesin adil gördüğü düzeltmeyi taviz vererek yapacak durumda olmamalarıdır” iddiasını ortaya attı.

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Rum meclis kararına itirazından sonra konuyu Rum Ulusal Konseyi’ne götürdüğünü söyleyen Anastasiadis Rum siyasi parti başkanlarının tamamının, 2009’dan sonra ilk kez oy birliği ile Enosis istemediklerini belirten bir açıklama yayımladığını söyleyerek şunları ekledi:

“Kıbrıs sorununun çözüm şekline dair itirazlarına rağmen, Kıbrıslı Türklerin endişelerini yatıştırmak için, BM ve Güvenlik Konseyi kararlarına, Ulusal Konsey’in oy birliğiyle aldığı kararlara dayalı bir çözümde ısrar ettiğimize karar verdik. Sadece bu bile Kıbrıslı Türk lideri ve Kıbrıs Türk toplumunu yatıştırmalıydı. 1 Nisan (EOKA’nın silahlı tedhişe başlama tarihi) kutlandığında bile kimse, Enosis mücadelesine devam etmemiz gerektiğini söylemiyor. Yapılan şey, -Akıncı’ya da söylediğim gibi, sonunda imtiyaz elde edenin Kıbrıslı Türklerden başkası olmadığı mücadelede, (EOKA) mücadele edenlerin onurlandırılmasıdır. Kıbrıs’ta, müzakereleri veya Kıbrıs Cumhuriyetini terk etmemizi ve Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesini savunan parti de yoktur.”Rum meclisinin, bir tüzükle ilgili kararı söz konusu olduğundan kendisinin başkan olarak bunu geri çekme olanağı bulunmadığını, bunu Cumhurbaşkanı Akıncı’ya da söylediğini anlatan Anastasiadis, “bağımsız bir kurum olan meclise müdahale etme niyetim de yoktu, şu an da yoktur. Akıncı öyle istiyor ve değiştirilmezse diyaloğa geri dönemeyeceğini savunuyor diye, tüzükler konusunda anayasaya aykırılık işlemi yapamam” ifadesini kullandı.

 

“Siyasi eşitlik üst mecliste ve bazı konularda eşit temsiliyet ile ifade edilir”

 

“Dönüşümlü Başkanlık konusunu Güvenlik konularında mı kullanacaksınız?” sorusu üzerine de Anastasiadis “Şu anda Dönüşümlü Başkanlık görüşme dışıdır. Görüşmeyi kabul etmek için öteki tarafın vereceği tavizlerin ne olduğunu bilmek gerekir ki Dönüşümlü Başkanlığın, Kıbrıslı Rumların özellikle işlevsellik ve sürdürülebilirlik ile ilgili endişelerini artıracak durumlar yaratacağı düşünülmesin. Siyasi eşitlik Üst Meclis’te ve adli veya yarı adli konular gibi diğer bazı konularda eşit temsiliyet ile ifade edilir.”

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, Rum iç cephesinde, 2018’deki başkanlık seçimleri için propaganda dönemi başlamış görüntüsü olduğundan Anastasiadis’in aklının yarısının çözümde, öteki yarısının da başkanlık seçimlerinde olduğunu söylediği hatırlatılarak buna yorumunun ne olduğu sorulduğunda “kendisini verdiği en son şeyin başkanlık seçimleri olduğunu Akıncı’ya da, Rum siyasi partilere de defalarca söylediğini” kaydeden Anastasiadis “Akıncı ne söylese bizim tarafta kabul ediliyor görünüyor. Birkaç gün önce de söyledim. Bölünmüş olan aklım değil vatanımdır ve onun için çalışıyorum” dedi.

 

 

 “Etkin katılım ve söz hakkı ancak devletin işleyebileceği ölçüde”

Ancak etkin katılımları ve söz sahibi olmaları -ancak devletin işleyebileceği ölçüde- gerektiğine anlayış gösterdiğimiz gibi onların da çözümün, gerçekten bağımsız bir ülke yaratması gerektiğini anlamaları çok önemlidir. Gerçekler bugün olduğu gibi kalırsa, yani Kıbrıs Türk toplumu Türk hükümetinin veya Türkiye’nin kontrolünde olmaya devam ederse, anlaşılacağı gibi Kıbrıs için karar verecek olanlar Kıbrıslılar değil, hepimiz adına başkaları olacak.

Sayın Akıncı’nın gündeme getirdiği konuyla, tarihi bir atıf konusunda bu kadar hassas olması konusuyla ilgili başka bir şey… 1 Nisan konusunu anlattıktan ve izah ettikten sonra kendisine, siz, çözümün ilk gününden itibaren Euro’ya geçmemiz için IMF ve Dünya Bankası’nın denetleme yapmasına vermediğinize benim ne yapmam gerekirdi diye sordum. Bankaları denetlemelerine altı aydır izin verilmiyor.

Kendisine (Akıncı), daha çok ayrılık veya Türkiye’ye ilhak ile ilgisi olan 20 Temmuz, 15 Kasım etkinliklerine katılıyorsunuz Kıbrıslı Rumların endişe duymaya hakkı yok mu diye sordum. Saati değiştirmemeyi ve Türkiye ile aynı kalmayı kabul etmen beni Ankara’nın emirlerine itaat etmemeni istemeye yöneltmeye sebep değil miydi? Aynı şekilde Gençlik ve Spor Ofisi kurulması, işgal bölgelerinin İslamlaştırılması, sürekli vatandaşlıklar verilmesi, bunlar beni müzakereleri kesmeye yöneltecek sebepler –dahası bahane değil özlü sebepler- değil miydi?

Kıbrıslı Rumların 1950’de verdikleri karara atıf yapılmasından rahatsız oluyorlar da 1 Nisan etkinliklerine tepki göstermiyorlar.”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar