Ah şu üniversiteler… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 16, 2024
Köşe Yazarları

Ah şu üniversiteler…

Bakıyorum medyaya…
Bir süredir, Yakın Doğu Üniversitesi ve Girne Amerikan Üniversitesi arasında devam eden kavganın bir tarafı olmak için çaba harcıyor.
Koca koca adamlar, oturuyorlar ve kocaman kocaman yazılar yazıyorlar.
Rektörleri, üniversite yatırımı yapan iş adamlarını kutsuyorlar…
Son derece rahatsızım…
Şimdi, bir şiir yazacağım, üniversitelere uyarlayacağım…
“Yurdunu sevmeliymiş insan
Öyle diyordu babam…
Benim yurdum
İkiye bölünmüş ortasından,
Hangi yarısını sevmeli insan?”

(Teşekkürler Sevgili Neşe Yaşın, bu kadar güzel özetlediğin için)
Ama ben bunu üniversitelerimiz için söyleyeceğim…

Birbirini yiyor üniversiteler…
YDÜ ve GAÜ arasında ciddi bir kavga başladı.
Kavganın nedeni “var olma kavgası…”
“Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına da yapmayacaksın” diyerek, her iki üniversite yönetimini de sağduyuya davet etmek istiyorum…
En başa dönecek olursak…
Nasıl başladı bu kavga?
YDÜ önemli bir yatırıma imza attı.
Hatta bu yatırımın üniversitedeki akademik gelişimi bile riske attığını söyleyenler oldu.
YDÜ buradan aldığı riskle, geleceğe yönelik birtakım planlamalar yaptı.
Derken ortaya GAÜ çıktı…
Ne yaptı GAÜ…
Florance Natingele Hastaneleri ile bir protokol imzaladı.
Özel bir hastane ile Girne’ye dev bir yatırım projesi koydu ortaya.
YDÜ, bu adımı, önünü kesen, darbe vuran bir adım olarak algıladı.
Bence de böyle bir etkisi var.
Florance Natingale adımının cevabı da YDÜ’den gecikmedi…
“Universty of Krenia”…
Girne Üniversitesi…
Adım üstüne adım…
Adım üstüne adım…
GAÜ diyor ki: Ben Girne’de üniversiteye karşı değilim…
YDÜ diyor ki: Ben yeni hastane yatırımına karşı değilim…
Ama ortada bir kavga var ki…
Sadece YDÜ ve GAÜ değil…
“Bütünü” zarar görecek noktada…
Bu yüzden diyorum ki…
“Bütününü seviyorum…”
YDÜ ve GAÜ önemlidir…
DAÜ, LAÜ, UKÜ önemlidir…
Akdeniz Karpaz Üniversitesi…
Önemlidir…
Ama birbirini yeme noktasına geliniyor ki…
Tehlike buradadır…


Hepsi bize lazım
Tüm üniversiteler bize lazım?
Bu bir sektör…
KKTC’de 2011-2012 öğretim yılı biterken, resmi rakamlar yaklaşık 30 bin TC’li, 7600 3’üncü ülke ve 10 bin de KKTC vatandaşı öğrencinin KKTC üniversitelerinde eğitim gördüğünü söylüyordu…
40 bin daimi ikametçi…
10 bin Türkiye ve başka ülkelerde eğitim görme potansiyeli olan gencin ülkede kalması…
Bunu küçümseyemeyiz…
Yok sayamayız…
Riske de atamayız…
Üniversitelerin yaklaşık istihdamının 8 bin civarında olduğu belirtiliyor…
Tüm bunları düşününce, bu kavgaya bir anlam veremiyorum.
Medyadaki arkadaşların da sağduyu yapma çağrısı yerine, “taraf olma” çabalarına ise hiç anlam veremiyorum.
YDÜ ve GAÜ bu konuda birbirini yıpratıyor…

Kavgaya neden olanlar sessiz
Bu konunun bir tarafı da hükümettir.
GAÜ’ye hastane izni veren de…
YDÜ’ye içinde “Girne” ismi geçen üniversite açma izni veren de…
Bu hükümettir…
Sessiz kalarak…
İki üniversitenin birbirine düşmesini izleyen siyasilere de bir anlam veremiyorum…
Ortada bir oyun var ve YDÜ ve GAÜ birbirini yıpratarak bu oyunu kurgulayanlara meze oluyor.
Sağduyu esastır…

 

Mutlu Azgın: Bir CTP var

Yeni neslin, siyasette var olmak için mücadele etmek yerine, sadece konuşarak siyaset yaptığını belirttim dün.
Hatta bunu “ağız ishali” olarak da isimlendirdim.
Farklı tepkiler geldi…
Üzerine alanlar oldu.
CTP Lefkoşa İlçe Başkanlığı’na aday olan Mutlu Azgın da bu noktada dertli. “Genç bir isim olarak siyasete bir şekilde adım atar atmaz nasıl bir yıpratma politikasının içine düştüğünden” dem vuruyor… “Eyvallah dedik, Özkan Yorgancıoğlu’nun adamı dediler… Oysa bir CTP var, hepimiz ona hizmet ediyoruz” dedi telefonda… Ardından da, tepkisini, “yazıma cevap niteliğinde” kaleme döktü.
Aynen yayınlıyorum:
“Sevgili Dostum Hüseyin,
Her gün zevkle takip ettiğimiz köşenizde dün yayımlanan yazıda, gençlerin siyasette yer edinememe sorununa dikkat çekmek ve nedenleri üzerinde düşünmek gerektiği noktasından hareketle, oldukça ‘ümitsiz’ bir tablo çizmeniz ve bunu bir ‘genç gazeteci’ olarak yapmanız beni bir hayli üzmüş ve düşündürmüştür. Medyamızda yer edinme mücadelesi veren başarılı genç gazetecilerin laf ishalliği yerine iş üretmesi ve aynı toplumdan yetişen ve siyasetle uğraşan diğer gençlerin nedense siyasette yer bulamaması ve laf surdisi olmaları hayatın garip bir cilvesi sanırım. Memleketin sizin ifadenizle ‘bozuk toprağı’ iş yapan genç gazeteciler yetiştirirken, maalesef iş yapabilen genç siyasetçiler yetiştiremiyor. İşin enteresan tarafı, şimdi olmaması gelecekte olacağı anlamına da gelmiyor sizin yaptığınız çıkarsamada, zira toprak bozuktur ve ‘genç ve güçlü siyasetçiler’ gelecekte de yetişmeyecektir diyorsunuz. Belki de insanları genç gazeteci olmaya teşvik etmeliyiz. Böylece, memleket meseleleriyle ilgili gençlerin hiç olmazsa ‘dördüncü güç’ alanında söz sahibi olmalarını sağlarız. Ve umarım gün gelir, çift taraflı kuşak şovenizmi değerlendirmelerinden sıyrılıp, gençlerin siyasetteki yeri ve kuşak uyumu üzerinden sağlıklı bir tartışma başlatabiliriz.
Genç siyasetçi olmanın filancanın adamı damgasına hapsolmakla eşdeğer tutulduğu; kerli ferli insanlar dahi gençleri ‘maşa’ ve ‘vitrin süsü’ olarak algılayıp zavallılaştırdığı ve bazı iktidar kavgalarında ‘farkındalığı olmayan ve kendini kullandıran manamucuklar’ biçiminde sunulmaları ve bunu enteresan kavramsallaştırmalarla ifade etmeye çalışmaları, takdir edersiniz ki çok yönlü bir tepkinin ve kuşak korumacılığının doğal refleksidir. Böylesi bir ortamda, kuşak harmonizasyonu yaratacak bütüncül ve bütünlüklü öneriler sunmak, sanırım ‘yaşla değil başla’ alakalıdır. Kişilik ve kimlik mücadelesi veren, bazı bireyler ve gruplarla anlam kazandırılmaya, bir başka ifadeyle ‘birey ve grup vasiliği/hamiliği altında var olma biçimi’ baskısından kurtulmaya çalışan ve bununla mücadele eden gençlerin teşvik edilmesi, siz genç gazetecilerin desteğiyle mümkün olacaktır. ‘Çift taraflı kuşak şovenizmi’yle aramıza mesafe koymak, tartışma zemini ve kalkış noktası bağlamında atılabilecek en önemli adımdır diye düşünüyorum. Cevabi yazımı yayımlamanız halinde çok mutlu olacağımı belirtir, peşinen teşekkür ederim.”

Mutlu Azgın

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar