6+1 Bölgeli Konfederal Kıbrıs - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Poli

6+1 Bölgeli Konfederal Kıbrıs

Kıbrıs Müzakerelerinde Mekan Politikaları 3:

Doç. Dr. Hossein Sadri | [email protected]


Bu yazı dizisi, Kıbrıs müzakereleri sonucunda inşa edilmesi amaçlanan yeni birleşik Kıbrıs projesini mekan politikaları açısından ele almaktadır.

İlk yazıda mekan politikalarına kuş ve kafes örneği üzerinden giriş yaparken, sembolik olarak devlet, iktidar, sermaye ve diğer güç biçimlenmelerine kontrol altına alınan insanların hayatlarının mekan politikaları tarafından nasıl etkilendiği tartışmaya açtım. Bu çerçevede kafesin doğaya karşı kuş için bir mekan politikası olduğu, ancak aynı ölçüde doğadan koparılmış kuşun kafesteki hayatına idame etmesi için ön görünen tüm beslenme, sağlık ve hatta eğlence imkanlarının da mekan politikaları olduğu üzerinde durdum. Bu örnekten hareketle İki Toplumlu İki Bölgeli Birleşik Kıbrıs projesinde ortaya konulan çoğu politikanın, mekan politikalarıyla doğrudan bağlantılı görünmeseler de, etkili bir biçimde mekan politikaları çerçevesinde tanımlandıklarını örneklerle ifade etmeye çalıştım.

Geçen hafta yayınlanan ikinci yazıda, bu çerçevede, “İki Toplumlu” Kıbrıs tanımını konu aldım. Genel anlamda kimlik politikalarına eleştirimi yönetirken, aslında iki toplumlu Kıbrıs söyleminin hem azınlıklar hem de melez durumlara karşı göz ardı edici, dışlayıcı ve ayrımcı bir söylem olduğunu yazdım. Kıbrıs’ta yaşayan çeşitli halkı Türk veya Rum olarak iki belirgin duruma indirgeyen zihniyetin arka planındaki mekan politikası olarak haritalama vasıtasıyla oluşturulan zihinsel imaj yaratma operasyonundan bahsettim. Yani Kıbrıs’ta ortaya konulan iki toplumluluk söyleminin altında kesin çizgiler ve sınırlarla ayrılmış olan mevcut iki bölgeliliğin olduğunu ortaya çıkarmaya çalıştım.

Dizinin üçüncü sayısı olarak bu yazının konusu ise yeni oluşturulması hedeflenen birleşik Kıbrıs’ın iki bölgelilik ve dolayısıyla federal politikasıdır. Bildiğimiz üzere, Birleşik Kıbrıs projesi iki kurucu devletten ve aynı anda da iki bölgeli bir yapıdan oluşuyor. Bu iki bölgenin kendi idari yapılarının olacağı ancak bunların üstünde bir şemsiye devlet olarak federal bir yapı yine her bölgenin temsiliyetiyle oluşturulacağı düşünülüyor. Örneğin federal devletin üst ve alt meclislerinin olacağı,  üst meclis olarak senatoda Türk ve Rum toplumlarına eşit temsiliyet hakkı ve alt meclis olarak temsilciler meclisinde 1 e 4 şeklinde bir oranda sandalye sayısı ön görünüyor. Aynı şekilde yargı sisteminde de dengeli bir temsiliyet planlanıyor. Federal devletin başkanının ise iki toplum arasında nasıl bölüştürüleceği konusunda daha önce Talat-Hristofiyas arasında varılan dönüşümlü başkanlık yeni dönemde halen devam eden bir fikir ayrılığı konusudur.

Göründüğü üzere, iki bölgeli federal Kıbrıs düşüncesi tamamıyla iki toplumlu Kıbrıs tezine dayalı olarak planlanmıştır. Başta Lübnan devletinin yapısında da görüldüğü üzere, etnisite odaklı bir devlet yapılanmasının ciddi sorunlara neden olduğu söylenebilir. En temel sorun böyle bir yapının insanların ortaklıklarından hareketle oluşması değil, belirgin çizgilerle ayrışmalarından hareketle oluşmasıdır. Böylece bu politikalar etnik kimlikleriyle ön plana çıkmalarını sağladığı topluluklar arasında anlaşmazlıkları ortaya çıkarıyor. Ayrıca bu belirgin çizgilere uymayan ötekileri yani melezleri veya azınlıkları dışlayarak toplumsal yapıyı parçalamaya, bozmaya ve dolayısıyla devleti işlevsizleştirmeye götürüyor. Kıbrıs’ın bir ada olması yanısıra, ölçeği ve özellikle tarihsel olarak geçtiği süreçler dikkate alınırsa, kimliklere dayalı ayrılıkçı ve dışlayıcı bir yapı yerine, daha demokratik hareket edebilen, kucaklayıcı, azınlıkları ve farklılıkları koruyucu ve besleyici, çeşitlikçi ve gücünü tabana dayandıran bir yapının oluşturulmasının hedeflenmesi tercih edilmelidir. Bu nedenle de iki toplumluluk algısını güçlendirmeye yönelik işlev yapan iki bölgelilik düşüncesinin yerine yerelde aktif bulunabilen daha çok bölgeli bir sistem daha insancıl ve barışçıl bir mekan politikası olarak düşünülmelidir.

İnsanların sadece temsili demokrasi vasıtasıyla değil, doğrudan karar verme mekanizmalarına katılımlarını sağlamak amacıyla ve idari gücü tabana yaymak için daha az nüfusu barındıran daha çok bölgeden oluşan bir Kıbrıs projesinin sürdürülebilir barış ve insani güvenlik getireceği kanaatindeyim. Böyle bir yapıda mahalle meclislerinden, kent meclislerine ve daha üst ölçekte bölge meclislerinde sadece kimlik bazlı değil, sosyal ve ekonomik olarak da azınlıkların ve çeşitliliklerin temsiliyetini koruyan, halkın katılımına açık, tabana yayılmış sistem kurulabilir. Bu yapı başta merkezi gücü dağıtarak, insanların, yapıların ve bölgelerin merkezi devlet ile olan münasebetlerinin yerine, insanlar arası, yapılar arası ve bölgeler arası ilişkileri yerleştirir ve böylece çok katmanlı sosyal ilişkiler ağını güçlendirerek barış kültürünü yeşertir ve yaygınlaştırır.

Böyle bir yapıda esas güç tabanda tanımlanır. Üst yapılar tabandaki ilişkilerin güçlenmesine ve bölgeler arası koordinasyona hizmet etmek için oluşturulur ve karar alma veya uygulama değil sadece sekreterya görevi yapar. Bölgelerin esasen karar alma ve uygulama yetkilerine saygılı böyle bir yapı, Birleşik Kıbrıs’ın federal değil daha az yetkili bir konfederal yapı olmasını gerektirir.

“Kıbrıs Cumhuriyeti” yasalarında İngiliz üsleri dışında belirlenmiş Girne, Lefkoşa, Mağusa, Baf, Limasol ve Larnaka olarak 6 bölgeli yapı bir koordinasyon ve sekreterya merkezi ile beraber 6+1 bölgeli bir yapı olarak başlangıçta kurgulanabilir. Ancak daha sonra nüfus sayısına göre bu 6 bölge daha çok bölgelere bölünerek, Karpaz gibi veya Lefke gibi güç merkezinden uzak kalmış, ihmal edilmiş periferilerden kurtulabilir. Çok bölgeli mekan politikası hem gerçek yerinden yönetimi sağlar, hem de daha az nüfuslu bölgeler oluşturarak demokrasinin doğrudan işlemesine yardımcı olur. Bölgeler arası ve hatta yerleşkeler arası ilişkiler yatay bir şekilde, ağ veya şebeke kurallarına uygun geliştirilebilir. Dolayısıyla merkezci (centralized) ve hatta merkezdışıcı (decentralized) değil dağıtılmış (distributed) bir ilişki ve iktidar yapısı kurgulanmış olunur. Bu yapı kontrol mekanizmasını merkezden alarak “kafes” politikasını kırmaya yönelik potansiyel oluşturur ve daha özgürlükçü, adaletli ve demokratik bir yapı oluşturulmasını mümkün kılır.

Birleşmeyi hedefleyen Kıbrıs’ta, yeni sınırlar çizilmesi amacıyla gündeme alınmış olan toprak başlığı gibi, bölücü bir başlık böylece gündemden kaldırılabilir. Çünkü çok bölgeli Birleşik Kıbrıs’ta sınırlar yok niteliğinde daha esnektir ve kesin çizgilerle belirlenmiş değildir. Her mahalle veya yerleşkenin tabanda aldığı kararlar ve yerleşkeler / bölgeler arasındaki anlaşmalarla bu sınırlar genişleyip daralabilirler. Farklı konu başlıklarına göre ayrıca farklı sınır sistemleri tanımlanabilir. Örneğin eğitim alanındaki işbirliklerine dayalı daha farklı sınırlar tahayyül edilirken sağlık politiklarına göre bu sınırlar daha farklı tanımlanabilir. Bu vesileyle de çok katmanlı sınır sistemleri sınırların keskinliğini ortadan kaldırır. Bu sınırların oluşma gücü mahalle, yerleşke veya bölgeler arasındaki anlaşmalar ve işbirliklerinden geldiği için de ayrılık çizgileri değil işbirliği alanları şeklinde oluşur.

Konfederal Kıbrıs’ın koordinasyon alanı, Washington D.C. örneği gibi, bu bölgelerin dışında tutularak kendi iç yönetimi ve ayrıca Konfederal işbirliklerini ve paylaşımı artırmak amacıyla sekreterya görevi yapmak için tüm bölgelere eşit bir mesafede olan bir alanda kurulabilir. Bunun için tarihi niteliği olan Lefkoşa Surlariçi doğru bir seçim niteliğindedir. Burada bir merkez değil ortak bir mekan oluşturulur. Geçmişte de buluşma niteliği taşıyan şeher yeniden Kıbrıs’ın tüm bölgelerinden insanların yan yana gelebileceği  paylaşım ortamı olarak ve herkesin desteğiyle yeniden hayat bulur.

Devam ediyor ….

Not: Haritalar bu yazı için yazar tarafından oluşturulmuştur. 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar