‘’6 ay gidip geldiler babam vermezdi . Hepeyi naz ettik’’. - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 17, 2024
Röportaj

‘’6 ay gidip geldiler babam vermezdi . Hepeyi naz ettik’’.

‘’6 ay gidip geldiler babam vermezdi . Hepeyi naz ettik’’.

Ali Atamer: Genelde programımıza Kıbrıs kültürüyle özdeşleşmiş kahve faslıyla başlıyoruz. Fakat bugün kahve faslının yerini ilk defa duyduğum Fıtır tatlısinın tarifi alacak. Değil mi Gülten teyzeciğim?

G.A: Evet. Baf usulüdür bu tatlı. Hamuruna göre bir gaşık yoğurt gaymak biraz da zeytinyağı, bir gaşık şeker. Tavada bişir geni. Gatmere benzeyen bir görüntüsü olur.
Ali Atamer: Şarkılara da konu olan baf ve güzel köylerinden istavrokonno’yu anlata bilirmin bize Gülten teyzeciğim?
G.A: Bafın köylerinden istavrogonno sonradan adı değişen Aydoğan olan köyde doğdum. 73 yaşındayım. Köyümüzde çobancılık, bağ ve zeytin işi vardı. Rençbercilik yapardık. Enişli yokuşlu bir köydü. Çok güzel ürün verirdi köyün toprakları. Yazları ekerdik kıraç pamuk, karpuz hep susuz. Şimdi ben oraları özlerim, isterim. O yaşadıklarımı ben bulamadım bu tarafta. Burada olmaz zaten. Biz birinci sabanı Ocakta ederdik öküz çiftiynan. İkinci sabanı nisanda yapardık. Sısam böğrülce ekerdik kıraç. Sonra ekerdik ekimde arpa buğdayı. Herşeyin zamanı gelinca ve o tarla işleninca daha fazla ürün verir. E şimdi kedi tırnağıyla cırmalar geni eylülde, aralıkta eker geni e olmadı neyi olacak.



Ali Atamer: Ramadan dayıcığım sen nerelisin?
R.A: 1928 yılında istavrogonno köyünde doğdum. Seçildikten sonra biraz öküz çifti ettim. Bizim aile esas olarak istavrogonnoludur. 6 sene okudum ilkokulu. Gece giderdim mandırada galırdım. Sabahtan okula giderdim. Rençbercilk bağcılık herşeyi yaptık.
Ali Atamer: Rumlarla beraber yaşadınız mı?
R.A: Rumlarına beraberdik. Dokumazdık birbirimize. İki tarafında içinde yoğudu kin. Sonradan ki çıktı EOKA başladı artık gavga şamata.
G.A: Bizim düğünümüze gelirdi Rumlar birbirilerine sağdıç girerlerdi.
Ali Atamer: Herkese göre farklı izlenimler bırakan İngiliz dönemi için neler söyleyebilirsiniz?
G.A: İngilizin koyduğu yasadan memnunduk. Herkesin içinde bir korku vardı memnunduk ganunlardan.
R.A: Hatır gönül yoğudu. Suçun neyisa o cezayı çekeceydin. İdam bile varıdı.


Ali Atamer: Evde eski bir değirmen taşı görüyoruz.
G.A: Değirmen taşlarıynan tuz, un, bulgur, buğday ve luana öğüdürdük. Luana çorbası yapardık. Geleneklerimizi bırakmadım deyim sana. Ve torunlarımda aynı usulde gider. Aktardım öğrettim genlere.
Ali Atamer: Ramadan dayıcığım yaşın itibariyle ikinci dünya savaşını görmüş yaşamış biri olarak neler anlatabilin bize?
R.A: Kıbrıslıları katırcılar birliğine alırlardı ama ben katılmadım. Orak, harnıp işi güneşte batana gadar işlerdik. Ne vakıt oldu alaman harbı geldi askerler para çoğaldı. O dönemde bile araba yoğudu. Kasabaya eşeğinan giderdik. 
Ali Atamer: Eskiye dair köyünüze dair en çok neye özlem duyarsınız?
R.A: Galmadı hiçbirşey.
G.A: Havasını özlerik. Çok da özlem çekmeyik havası dışında çünkü her şeyimi yaparım ben bu tarafta da. Paluzemi da pekmezimi da zeytinimi da gendim yaparım.


Ali Atamer: Paluzeyi nasıl yaparık Gülten teyzeciğim?
G.A: Üzümü toplar ezer gaynadırdık. Onun suyunu alırdık özel bir toprak varıdı ondan gorduk ki kirini hem ekşiliğini alırdı o toprak. Gaynayınca unlardın ayrı soğukta dökerdin içine garıştıra garıştıra gordun. Bademi dizerdin ipilğin üstüne. Onları batırrdın paluzenin içine biştiğinde. Bunun özelliği buyudu.
Ali Atamer: Tanışma görüşme faslıyla ilgili anlatacağınız çok şey olmalı.
G.A: Hiçbişey yoktur.

Ali Atmaer. Sorduğum soruya tebessüm ettiniz. İlk görüşmeniz Türk filmlerindeki aşk hikayelerine benzer galiba.
G.A: Aşk yoğudu. Birbirimizi görmezdik. 6 ay dünürcülük sürdü. İşten güçten vakit yoğudu görüşelim. Ben hayvanları güderkana Ramadanın da bir tarlası varıdı. Beklerdi görsün beni yok ki bişey yapacağından sırf görsün beni. 6 ay gidip geldiler babam vermezdi . Hepeyi naz ettik.
R:A: Yok yahu 6a y gidip gelmedik. İlk istemeden bitti.
G.A: Yok yahu 6 ay gidip geldiniz.
Ali Atamer: Benim anladığım Ramadan dayımın eskiden çapkın bir delikanlı olduğu ve bundan dolayı eski defterleri açmak istemez.
G.A: Ben aldığımda geni çapkınlığını gömedim. Bilemem. Hiç göstermedi çapkınlığını. Uzun lafın kısası her genç bir hata yapar. Evlilikte huzur mutluk istersan evine çocuklarına bağlı olacan. Ramadan dayınız öyle yaptı. Birbirimize uyduk.
Ali Atamer: Gülten teyze san soruldu mu Ramadan dayımı ister min diye?
G.A: Geldi annem ‘’al dedi yüzüğü dan işan olacaksınız’’dedi.  Koştum avcumda yüzüğünan gaçtım. 15 yaşındaydım. Dayınızda 25.
Ali Atamer:  Bizlere fasulye ayıklarken hep uzun boylu biriyle evlenmek istediğini ve muradına erdiğini söyledin. Nedir bu işin aslı?
G.A: Yok onu öylesine söyledim. Arkadaşlarla şakalaşırken söylediğim bişeydi.
Ali Atamer: Ramadan dayım gibi selvi boylu biriyle evlendiğin için şanslıydın sanırım.
G.A: Şanslıydım doğrudur ama oda şanslıydı. Bir gün eve gelsin da bulmasın beni ya da hiç ütüsüz yemeksiz galmadı. Her şeyini tam eksiksiz yaptım.
Ali Atamer: Gayle var mıydı içinde Gülten teyze?
G.A: Huyunu suyunu içine girmezsan bilemen. Yüksek sesle konuşursan gendine sinir olur. Bir gün tartıştık Ramadanınan. Ciracık geldi der bana ‘’noldunuz magriynan (uzunla)’’. ‘’Bişey olmadık’’ dedim. ‘’Evde çöz sorununu dışarıda canım gülüm söyleycen hiç göstermeycen dışarıya’’ dedi bana. O oldu Allaha bin kere şükür.
Ali Atamer: Destansı bir şekilde yapılan Kıbrıs düğünlerinden aklında kalanlarıyla okuyucularımızla paylaşır mın Gülten teyzeciğim?
G.A: Cumadan başlardı düğün. Gelirdi döplekciler. Havlulara sarılırdı gelin geleni garşılardı el öperdi. Çok yakınları gelirdi gelini ziyarete. Ertesi gün gelin daraması vardı. Döplekci hava çalardı işte. Ondan çıkarlar harmana giderlerdi oyun olurdu güreş olurdu. Ertesi gün yorgan gaplama tebrik olurdu. Yalnız geline getirirlerdi hediye. Gecesi da kına yapardık. Gelirdi son gün çıkarlardı alaya giderlerdi. Teslim ederlerdi damada. Son gün mübarekisi olurdu. Çok misafir oldu. Köy otomobili doldu geldi 25 lira para toplandı. 12 tane hayvan kesildi.  Kınada kırmızı gelinlik, Perşembe da beyaz gelinlik geydim. Müntüfiye varıdı hem döplekciydi o gelin etti beni. Biraz nazlıydı alımlıydı ama yapardı. Kınada erkekleri gomazlardı kına evine. Ama istersyadı bir oğlancık kız görsün girerdi gadın gılığınada gelirdi kına evine. Geleneğimizdi yapardık.
Ali Atmaer: Erkek tarafının düğün eğlenceleri neydi Ramadan dayıcığım?
R.A: Turaş oldum. Ertesi gün alay vardı güreş olurdu. Ondan sonra biterdi düğün. Hannaslar varıdı Polili çalgıcılar. Hem keman çalardı hem zurna çalarlardı. Elmas vardı davulcu. Sirto oyunu, zeybek, çiftetelli, brodon defteron havaları çalarlardı.
G.A: Güveyi ilahilerinan gelirdi camiden gerdek gecesi evde da gılardı namazı.
Ali Atamer: Düğüne özgü özellikli yemekler yapılırdı herhalde Gülten teyzeciğim.
G.A: Herse yapıldı fırına kebap gonuldu. Değirmen vardı giderlerdi buğdayı öğüdürlerdi savururlardı davul zurnaynan. 1-2 gazan bişirirlerdi.
Ali Atamer: Mücadele yıllarında insanların önceliği vatandı değil mi?
R.A: Ben o dönemlerde gündüz çift sürerdim gece nöbet tutardım. ‘74’e gadar böyle devam etti.
G.A: Yaşlılar dahil nöbet tutardı. Köyümüzü böyle koruduk. Halimiz vaktimiz eyiydi. Eşin nöbete gidersaydı sen duracaydın işin başında hem çocuklara bakacaydın. Geçim konusunda zorluk çekmedik. Kendi kendimize yeterdik. Sadece şeker pirinç alırdık dışarıdan. Geriye galan herşeyi gendİmiz yapardık. Zahremiz güzeldi.
Ali Atamer: Rumlarla iyi olan ilişkiler o dönemde bitti herhalde.
G.A: O dönemde kesildik artık. Emniyet etmezdik gendilerine. Yolda belde gonuşurduk ama gene da yasağıdı urumlarınan gonuşmak. Rumlar köye giremedikleri için zorluk çekmedik. Bizim gençlik çoğudu köyde ve eyi savunduk koruduk köyü.
Ali Atamer: İngiliz’in tavrı nasıldı?
R.A: İngiliz, komando, polişman yazdı Trükleri ruma karşı ama döndü gene rumun yanında oldu.
G.A: Barikatlarda kimliklere bakardı Rum askerleri. Teşkilat istersaydı güvendiği insana mektup ya da başak bişey verirdi da geçirdirlerdi barikatlardan. Yakalanan olursaydı rum askeri alır götürdü içeri. Bir gün giderik bir yere minibüsünan baktık rumlar çevrime yapar. Tam o saat teşkilattan bir adam verdi ansızdan elime bir mektup. Der bana ‘’yok yere atasın korkudan başımız belaya gier. Ama bulamadıydılar bende bişey.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar