43 Yılda Ne Değişti..? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

43 Yılda Ne Değişti..?

Köş, MoreketMehmet Moreket

Bugün 20 Temmuz bize göre “barış”ın 43. yılı… Ama resmiyet kazanmamış, de facto bir barış…

Benim neslim bu süreçte çok çektik. 1958, 63 ve son olarak da 74… Açlığın, göçmenliğin ve savaşın  korkunç yüzü…


O günden bugüne dünya çok değişti, değişmeyen tek şey, yarım asırı aşkındır süren Kıbrıs sorunu…

Evet, o günün şartlarında elde silah vatan savunması için mevzilere koştuk. Büyük heyecanlarla kendi yönetimimizi kurduk. Ama bugün dönüp geriye baktığımızda, o güne kadar hiç bilmediğimiz başka şeyleri de öğrendiğimizi görüyorum. Mesela talan ve ganimeti öğrendik. Güneyden herşeyini bırakıp göç edenin, hakkı olanın değil, suyun başını tutanların zengin olabildiğini, herşeyin istismar edilebildiğini öğrendik. Ve en önemlisi geçen yıllarada sevgisizliği, vefasızlığı, adam satmayı ve partizanlık denen o illetin ne olduğunu öğrendik…

Sonra, tam bir asır öncesinden aslında bu düşmanlıkların, nasıl ve kimler tarafından sahneye konulduğunu, hem bizlerin, hem de Rumların bir piyon gibi nasıl kullanıldığımızı gördüm…

1963’den 74’e en zor günlerimizdi. 11 yıl kapalı bir hapisanede gibi, küçük küçük gettolarda, yokluk ve sefaleti yaşadık…

Kaç nesil bu küçük ada uğruna yok olup gitti. Belki bizler de, adada o özlenen ortamın yakalandığını göremeyeceğiz ama, çocuklarımıza, gelecek nesillere huzur dolu bir ülke yaratabilmek için mücadelemizi son güne kadar sürdürmek zorundayız…

Kim biraz daha fazla toprağa sahip olacak, kim kime hükmedecek derken yüzlerce insan hayatını verdi. Peki ama, değer miydi..? Değdi mi..?

Eğer 43  yıl sonra, “74 savaşının galibi kim” diye kendimizi sorguluyorsak bu ta baştan, bir yerlerde yanlış yaptığımızdandır. Bilerek yanlış temellendirilen politikalar ve yanlış siyasilerin elinde 43 yılı da kazanımları da heba ettik…

Sosyal, kültürel değerleri neredeyse yok olmuş, nüfusu değişmiş, alışkanlıkları değişmiş, karakteri değişmiş, artık asla birlikte hareket edemeyen, güvenini, inancını kaybetmiş bir insan topluluğu…

Onca yılda akan kaynaklara rağmen hala avuç açan bir ekonomi…

Kırk yıl sonra yeniden başlayan ikinci ganimet dönemi…

Adaya şöyle bir tepeden bakınca eskiden özgün bir ülke görünümü vardı. Şimdi siüeti kumarhaneler, gece kulüpleri, kaynağı ne olduğu bilinmeyen devasa yapılar oluşturuyor…

Bunların arasına sıkışmış kalan bir kaç küçük yapılanmada da sayıları giderek azalan Kıbrıs Türkleri…

Özgürlüğümüzü kutluyoruz…

Ama yetmiyor.

Oysa o kadar zor kazanılmıştı ki…

Savaş bittiğinde öylesine heyecanlıydık… Neler neler yapacaktık…

Yazık…

Şu hale bakın.

Yok olmak üzereyiz…

_______________________________________________________________________________

YERİN KULAĞI VAR

BİZİ NE BEKLİYOR:

Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Cumhurbaşkanı Akıncı ve siyasi parti temsilcileriyle yaptığı toplantı ile ilgili açıklanan tek şey, “bundan sonra sürecin aynen devam etmeyeceği..”.  Keşke daha fazla bir şeyler söyleyebilselerdi. Bilinmezlik en kötü şey. Düşünün geleceğimiz konusunda, halk iradesinin desteğini yitirmiş 3-5 kişi karar verecek ve biz de uygulayacağız. İnşallah korktuğumuz başımıza gelmez…

 BM YİNE KIVIRDI:

Eide BM Güvenlik Konseyi’ne bilgi verirken, yine suçluyu ilan etmekten kaçınmış. Diyor ki, “Var olan farklılıkları artırmaktan ziyade çok acil uzlaşı ruhu içinde bir adım atılması gerektiğini düşünüyorum yoksa herhangi bir süreci yeniden başlatmak çok daha zor olacak”… E, hani bu son süreçti? Kendisi de son temsilci olacaktı? Şimdi de, ‘hemen masaya dönmezseniz zor olacak’ diyor. Rum-Yunan tarafı bir haftadır endişeyle bekledikleri bu açıklamadan sonra epey rahatlamıştır…

NE CEVAP VEREBİLİRLER Kİ:

Cyprus Mail, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın “Kıbrıs Rumları adanın tek yönetici olmak istiyorlar, eşit ortaklık istemiyorlar” açıklamasına geniş yer vermiş. Bir punduna getirip suçlama yapmayı iyi bilirler. Ama bunu nasıl çarpıtacaklar ya da nasıl yalanlayacaklar, gerçekten merak ettim. Bu tür açıklamalar, aslında hiç görmek istemedikleri türdendir. Nasıl oldu da Cyprus Mail bu kadar önem verdi, anlayamadım…

SESİNİZİ YÜKSELTİN BE KARDEŞİM:

Kalkınma Bankası’nın Tüzüğü’nde Bakanlar Kurulu kararı ile yapılan değişikliğin Asil Nadir için yapıldığını yazdı dün Havadis… Banka, hak ediş gerçekleşmeden de avans olarak verecek, dahası, geçmiş borcunu ödemeyene de  yeni kredi verecek. Siyasilerden Kudret Özersay  ilkesel olarak karşı çıktı, bunun bankanın çöküşü olacağını savundu. Başka bir açıklama da görmedim. Bu yanlışsa, önlenmesi gerekiyorsa, açık konuşulacak, yüksek sesle konuşulacak, kitleler uyarılacak, gerekirse mahkemeye gidilecek, gerekirse sokağaçıkılacak. Giden halkın parasıdır. Peşkeşin boyutları sizin paranıza kadar dayandı… Böyle demeçlerle bu hükümeti durduracağını sanan, siyaset yapmasın…

GÖRELİM BAKALIM:

“Denetlemeye kalksak inşaat sektörü çöker” diyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı son ölümlü iş kazasından sonra ne diyecek doğrusu merak ediyorum. Hayatını kaybeden işçinin çalışma izni bulunmadığı, yani kaçak çalıştırıldığı ortaya çıktı. Sayın Bakan ilgili şirket yetkilileri hakkında “ölüme sebebiyet vermekten” dava açmayı düşünüyor mu yoksa, “biri ölür, bini gelir” mantığıyla duymazdan gelmeyi mi tercih edecek göreceğiz…

AFİYET OLSUN:

Devlet laboratuvarında çıkan yangından sonra ilk telaşımız, gıda denetimleri olmuştu. O zaman aklımıza gelmemişti, doğru ya, sular da denetlenmiyordu. Havadis’ten Duygu Alan hatırlattı, 6 aydır damacana sular da üreticinin vicdanına kalmış… Eğer devlet, halk sağlığına zerre kadar önem vermiş olsaydı, bu suların denetimini özelde yaptırırdı. Piyasada AB onaylı, tam teşekküllü laboratuvarlar var. Ama yok işte, ta ki uyanalım, Duygu gibi bir basın mensubu olaya el atsın, ancak ondan sonra toparlanırlar. Bakalım şimdi ne diyecekler… Bu arada neler içtik bakalım, afiyet olsun.

İTHALAT VERGİSİYLE BÜYÜME:

KKTC’nin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’nın Çin’in ardından, yüzde 3.6 ile dünya ikincisi olduğu yönünde DPÖ’nün yaptığı açıklamayı okuyan ekonomist bir okurum aradı. Açıklamanın içinde, “ithalat vergilerine getirilen artışın büyüme olarak gösterildiği” belirtiliyor. Okurum, “bu kadar komik bir şey olamaz..  TÜK’ü kurtarma adına tüm ithal ürünlere getirdikleri vergi artışının bir tek devlete girdi olarak faydası var.Yerli üretimin içinde ithal girdi oranı açıklanmadan bu bir şey ifade etmez. Bu yüksek girdilerle ne kazanıyorsun, nette ne kadar kazancın var, onu söyle” diyor. Gerçekten de ithalata konan ek vergi hayatı pahalılandırdı o kadar. Bırak büyümeyi, TÜK’ü bile kurtaramadı…

_______________________________________________________________________________

ZİRVEDEKİLER

Neofitos Neofitu: (Haravgi yazarı) “Anastasiadis Kıbrıslı Türk liderle, kurduğu her türlü ilişkiyi bozacak uygulamalarda bulundu. Hareketleriyle, yalnızca Kıbrıs Rum toplumu içinde değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk toplumu içinde de güvensizlik mesajları gönderdi…. Güven ilişkisini kurmak yerine, kuşku ve güvensizlik yarattı… Faşist ve aşırı sağcı ELAM’a açık şekilde tavır takınma kararsızlığı, Kıbrıslı Türklerin, kendilerini güvensiz hissettiklerin ileri sürerek, onlara karşı yapılan saldırıları siyasi açıdan kullanmalarına müsaade etti. ELAM’ın sunduğu ve AKEL dışında tüm partilerce onaylanan yasa önerisi de bu güvensizliğin en büyük vesilesi oldu”…

 yDİPTEKİLER

Nikos Anastasiadis: Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis, “Askerli” bir çözümü de, garanti ve ittifak anlaşmalarının da olduğu bir anlaşmayı asla kabul etmeyeceğini açıkladı. İyi be gumbaro da, 40 bin askeri, 650 askere tercih eden de sensin sonuçta… Senin bu yaptığına, “pire için yorgan yakmak” denmez de ne denir…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar