Kıbrıs konusundaki müzakere süreci artık bir dönüm noktasında…
Bu dönüm noktasından süreç ya bir çözüme doğru evrilecek ya da çözümsüzlük, kaos ve çatışmaya…
Durum bu kadar net.
Gelinen aşamada sürecin nereye doğru evrileceği Rum Liderliğinin ortaya koyacağı tavra bağlı olarak belirlenecek.
Müzakere sürecinde uygulanan görüşme yöntemi ile yeni yakınlaşmaların artık ortaya çıkmadığı bir vaka.
Uzun bir zamandır süreç tıkanmış durumda.
Mevcut müzakere yöntemi ile sağlanabilecek azami ilerlemeler sağlandı.
Geriye kalan konularda tarafların pozisyonlarını esnetebilmeleri ve yeni yakınlaşmalar sağlanabilmesi ancak konuların gruplanarak ele alınmasına bağlı.
Yani ilişkilendirilerek.
Böylelikle bir başka konu başlığında taraflardan biri alabileceği bir şeye karşılılık elinde koz olarak tuttuğu bir konuda adım atabilir.
Bunun yapılabilmesi için müzakereciler bir çalışma başlatmış durumda.
Ama bu çalışmanın nasıl bir sonuç vereceği konusunda şu anda bir şey söyleyebilmek mümkün değil.
Bekleyip görmek lazım.
Ancak geride kalan altı-yedi aylık dönem içerisinde tarafların pozisyonları, tutum ve yaklaşımları dikkate alındığında çok da umutlu olmak mümkün değil.
Bu nedenle bir arabulucuya ihtiyaç var.
Taraflara yaratıcı fikirler ile yardımcı olabilecek birilerine…
Bu da ancak BM olabilir.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide taraflara yardımcı olmaya hazır olduklarını iletti.
Bu konuda birikime sahip ekipleri olduğunu, BM dışından da uzman kişi ve kurumların katkısını sağlayabileceklerini aktardı.
Ama Rum Lider Nikos Anastasiades bu fikre sıcak bakmadı.
Karşı çıktı.
Böyle bir girişimin Kıbrıslı süreçle bağdaşmayacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ise müzakerelerin yeniden başlamasının hemen öncesinde ve sonrasında yaptığı açıkalamalarında, BM’nin süreçteki rolünün artırılması gerektiğini belirttti.
Bir de müzakere sürecinde bir zaman kısıtının olduğunu ve iki ay içerisinde bir çözüme gidilebilecekse gidilmesi gerektiğini…
Rum Lider Anastasiades zaman kısıtlaması fikrine de sıcak bakmıyor.
Ona göre müzakerelerde zaman baskısı olmamalı.
Ama bu arada Temmuz 2017’de hidrokarbon yataklarında sondaj çalışmaları başlayacak.
Rum Başkanlık seçimleri için de siyasi baskılar ve hareketlilik hissedilir derecede artacak.
İşte o zaman müzakereler sürüdürülemeyecek bir noktaya gelecek.
Sondajla birlikte krizler tırmanacak, gerilim beraberinde çatışma riski ile birlikte gündeme oturacak.
Böyle de bir gerçekle karşı karşıyayız.
BM dahil müzakere sürecini yakından izleyen üçüncü taraflar bu durumun farkında.
Dilleri döndüğünce bunu Rum Liderliğine de anlatmaya çalışıyorlar.
Sadece liderliğe değil, Rum kamuoyunda etkin olabilecek siyasi parti ve sivil toplum örgütlerine de…
Ancak şu ana kadar mesaj yerine ulaşmış değil.
Umalım geç kalınmadan mesaj alsın.
Yoksa adayı zor günler bekleyecek…
